William Shakespeare-
1. Sone
Artmasını isteriz en güzel varlıkların
Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla.
Bir güzel yaşlanıp da göçünce bugün yarın
Anısı yaşar yine körpecik yavrusuyla:
Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin.
Kendi ateşin besler ruhunun alevini:
Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin
Kendi düşmanın gibi ezersin can evini.
Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün
Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır
Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün.
Pintiliğin arttıkça kendi sonun yaklaşır.
Dünyaya acımazsan oburlar gibi ancak
Varlığın da mezar da güzelliği
yutacak.
William Shakespeare- 2. Sone
Kırk yılın kışı güzel alnını kuşattı mı
Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık
Gençliğinin kibirli süslü giyim kuşamı
Beş para etmez olur hırpani yırtık pırtık:
O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir
Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;
Dersen yuvaların çökmüş şu gözlerdedir
Bencillik utancıyla israfa övgüdür bu.
Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara
“Benim güzel çocuğum beni kurtarır” dersen
“Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra”
Güzelliğinin onda sürdüğünü göstersen.
___O sen yaşlandığında yeniler varlığını
___Soğuktan donan kanın duyar
ısındığını.
William Shakespeare- 3. Sone
Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:
Sıra gelmiştir artık bir yare yüz yapmana
Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle
Yeryüzü yoksun kalır lanetlenir bir ana.
Hiçbir güzel var mı ki el sürülmemiş rahmi
Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?
Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi
Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?
Sen annenin aynası olmuşsun da o sende
Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;
Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende
Kırışıklara rağmen şu altın yıllarını.
İstersen ki varlığın unutulsun bitsin
Bir kuru başına öl izin de ölüp gitsin.
Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:
Sıra gelmiştir artık bir yare yüz yapmana
Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle
Yeryüzü yoksun kalır lanetlenir bir ana.
Hiçbir güzel var mı ki el sürülmemiş rahmi
Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?
Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi
Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?
Sen annenin aynası olmuşsun da o sende
Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;
Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende
Kırışıklara rağmen şu altın yıllarını.
İstersen ki varlığın unutulsun bitsin
Bir kuru başına öl izin de ölüp gitsin.
William Shakespeare-
4. Sone
savurgan güzel nedir bu kendini harcaman
senin mirasın olan güzellikleri böyle?
doğa temelli vermez ödünç verir her zaman
eli açık olana borç verir içtenlikle
böyle yanlış kullanmak olur mu güzel pinti
miras bırakman için sana bırakılanı?
kar etmeyen tefeci bu koskoca serveti
niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı
meraklısın kendinle içli dışlı olmaya
bu tatlı benliğin sırf aldatmağa yarar
vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa
vereceğin hesapta elle tutulur ne var?
kullanmazsan gömülür güzelliğin seninle
kullanırsan varisin olur da sürer gider
böyle...
William Shakespeare- 5. Sone
Her gözün takıldığı o bir-içim-su yüzü
Özenle incelikle yaratan şu saatler
Birer zalim olup da vurunca yaman gürzü
O eşsiz güzellikten kalmaz hiçbir hoş eser.
Durmak bilmeyen zaman yaz’ı söküp götürür
Yok eder iğrenç kışın kucağına atarak;
Özsu ayazda donar sağlam yapraklar çürür:
Güzellik kar altında her yöne çıplak çorak.
Özsuyu çiçeklerden çekip almamışsa yaz
Cam duvarlar içine kapatmamışsa onu
Güzel göçüp gidince güzellikten iz kalmaz:
Gelir kendisi gibi anılarının sonu.
___Özsuyu çekilmişse kış gelince o çiçek
___Kupkuru kalsa bile tatlı özü sürecek.
Her gözün takıldığı o bir-içim-su yüzü
Özenle incelikle yaratan şu saatler
Birer zalim olup da vurunca yaman gürzü
O eşsiz güzellikten kalmaz hiçbir hoş eser.
Durmak bilmeyen zaman yaz’ı söküp götürür
Yok eder iğrenç kışın kucağına atarak;
Özsu ayazda donar sağlam yapraklar çürür:
Güzellik kar altında her yöne çıplak çorak.
Özsuyu çiçeklerden çekip almamışsa yaz
Cam duvarlar içine kapatmamışsa onu
Güzel göçüp gidince güzellikten iz kalmaz:
Gelir kendisi gibi anılarının sonu.
___Özsuyu çekilmişse kış gelince o çiçek
___Kupkuru kalsa bile tatlı özü sürecek.
William Shakespeare-6. Sone
Ne yap yap, kurban gitme kışın zalim eline,
Özün arıtılmadan, yaz’ı almasın senden;
Bir şişeye bal akıt, bir yere bir hazine
Sun güzel hazinenden, kendin sona ermeden.
Bu iş haram değildir, tefecilik de değil:
Sevinç verir gönüllü borç ödeyenlerine
Görevin bir başka ‘sen’ yaratmaktır, bunu bil;
İşte on kat mutluluk: on gelir bir yerine.
On kat büyük bir görkem doğar gür benliğinden
Ortaya senin eşin on tane sen çıkar da,
Ölüm, eli böğründe kalırdı göçünce sen
Bırakırdı, yaşardın gelecek kuşaklarda.
Vazgeç inattan: Öyle güzelsin ki olmasın
Ecel senin fatihin, solucanlar mirasçın.
Ne yap yap, kurban gitme kışın zalim eline,
Özün arıtılmadan, yaz’ı almasın senden;
Bir şişeye bal akıt, bir yere bir hazine
Sun güzel hazinenden, kendin sona ermeden.
Bu iş haram değildir, tefecilik de değil:
Sevinç verir gönüllü borç ödeyenlerine
Görevin bir başka ‘sen’ yaratmaktır, bunu bil;
İşte on kat mutluluk: on gelir bir yerine.
On kat büyük bir görkem doğar gür benliğinden
Ortaya senin eşin on tane sen çıkar da,
Ölüm, eli böğründe kalırdı göçünce sen
Bırakırdı, yaşardın gelecek kuşaklarda.
Vazgeç inattan: Öyle güzelsin ki olmasın
Ecel senin fatihin, solucanlar mirasçın.
William Shakespeare-7.
Sone
Bak, o cânım aydınlık kaldırırken doğudan
Alev alev başını, çevrilir bütün gözler
Onun taptaze doğan güzelliğine, hayran -
Ve kutsal görkemine hizmet etmeği özler.
Sarp yamaçtan çıkarken göklerin tepesine
Gençliğinin gücünü andırır orta yaşı:
Gül yüzüne o fâni bakışlar tapar yine,
Altın yolculuğunda hepsi onun yoldaşı.
Yorgun arabasıyla doruğa çıkar çıkmaz
Yaşlılık çağı gelmiş gibi bırakır günü:
Üstünden ayrılmayan gözler ona hiç bakmaz,
Başka yerleri süzer, izlemez çöküşünü.
Sen de kendi öğlende ölüp gözlerden ırak
Unutulmaktan kurtul - bir oğul yaratarak.
William Shakespeare - 66. Sone
Bıktım artık dünyadan bari ölüp kurtulsam
Bakın gönlü ganiler sokakta dileniyor.
İşte kırtıpillerde bir süs bir giyim kuşam
İşte en temiz inanç kalleşçe çiğneniyor
İşte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı şan
İşte zorla satmışlar kız oğlan kız namusu
İşte dört başı mamur olan
İşte kuvvet kör-topal devrilmiş boyu posu
İşte zorba sanatın ağzına tıkaç tıkmış
İşte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle
İşte en saf gerçeğin adı saflığı çıkmış
İşte kötü bey olmuş iyi kötüye köle:
Bıktım artık dünyadan ben kalıcı değilim
Gel gör ki ölüp gitsem yalnız kalır sevgilim
Yas tutmaya kalkışma ecel beni aldı mı
Nobran ve mendebur çan bildirdi mi bir kere
Bu iğrenç yeryüzünden kaçıp sığındığımı
Bana koynunu açan en iğrenç böceklere:
Bunları okuyunca yazanı anma derim;
Çünkü öyle sonsuzca seviyorum ki seni
Tatlı anılarında unutulmak isterim
Acı çektirecekse sana düşünmek beni.
Ah ben düştükten sonra bağrına toprakların
Göz atacak olursan bu şiirlere bir gün
Söylemesin zavallı adımı dudakların
Hayatımla birlikte bırak sevgin çürüsün;
Yoksa şu kurnaz dünya deşer de iniltini
Benim için yas tuttun diye hor görür seni.
Bak, o cânım aydınlık kaldırırken doğudan
Alev alev başını, çevrilir bütün gözler
Onun taptaze doğan güzelliğine, hayran -
Ve kutsal görkemine hizmet etmeği özler.
Sarp yamaçtan çıkarken göklerin tepesine
Gençliğinin gücünü andırır orta yaşı:
Gül yüzüne o fâni bakışlar tapar yine,
Altın yolculuğunda hepsi onun yoldaşı.
Yorgun arabasıyla doruğa çıkar çıkmaz
Yaşlılık çağı gelmiş gibi bırakır günü:
Üstünden ayrılmayan gözler ona hiç bakmaz,
Başka yerleri süzer, izlemez çöküşünü.
Sen de kendi öğlende ölüp gözlerden ırak
Unutulmaktan kurtul - bir oğul yaratarak.
William Shakespeare-8.
Sone
Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye?
Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar.
Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye?
Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var?
Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu
Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
Bil ki âhengin sana tatlı bir sitemi bu:
“Parçaları dinleyip tümü unuttun,” diyor.
Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel nasıl
Yaratırsa eşiyle birlikte hoş ,bir ezgi,
Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl:
Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi.
O sözsüz şarkı sanki tek bir ağızdan sana
“Değerin olmaz, “ diyor, “yaşarsan tek başına.”
Sen ki müziksin, müzik dinlerken hüznün niye?
Tatlılar kavga etmez; sevinç, sevinçle coşar.
Sana zevk vermeyene katlanırsın ne diye?
Can sıkanı bağrına basmakta ne anlam var?
Birbirine eş olan hoş seslerin uyumu
Yine de kulağına sıkıntı mı veriyor?
Bil ki âhengin sana tatlı bir sitemi bu:
“Parçaları dinleyip tümü unuttun,” diyor.
Dinle, iyi bir koca gibi, tek bir tel nasıl
Yaratırsa eşiyle birlikte hoş ,bir ezgi,
Baba, çocuk ve mutlu ana, yapıyor fasıl:
Kulakları okşuyor tek bir sesin ahengi.
O sözsüz şarkı sanki tek bir ağızdan sana
“Değerin olmaz, “ diyor, “yaşarsan tek başına.”
William Shakespeare-9. Sone
Bir dulun gözleri yaş dökmesin diye mi sen
Tüketip duruyorsun kendini tek başına?
Ah! ardında hiç çocuk bırakmadan ölürsen
Dünya, dul kalmış kadın gibi yas tutar sana.
Senden dul kaldığında, yaş kurumaz gözünde,
Çünkü senin benzerin gelmeyecek ardından;
Ne var ki başka her dul, çocuğunun yüzünde
Kocasını görür de yeni güç alır ondan.
Savurganların yazık ettiği varlık, ancak
Yer değiştirir, dünya ondan yine zevk alır,
Ama harcanıp giden güzellik son bulacak,
Kullanmadan saklanıp ortadan kalkacaktır.
Kim kendine karşı bu cinayeti işlerse
O insanın gönlünde aşk bulamaz hiç kimse.
Bir dulun gözleri yaş dökmesin diye mi sen
Tüketip duruyorsun kendini tek başına?
Ah! ardında hiç çocuk bırakmadan ölürsen
Dünya, dul kalmış kadın gibi yas tutar sana.
Senden dul kaldığında, yaş kurumaz gözünde,
Çünkü senin benzerin gelmeyecek ardından;
Ne var ki başka her dul, çocuğunun yüzünde
Kocasını görür de yeni güç alır ondan.
Savurganların yazık ettiği varlık, ancak
Yer değiştirir, dünya ondan yine zevk alır,
Ama harcanıp giden güzellik son bulacak,
Kullanmadan saklanıp ortadan kalkacaktır.
Kim kendine karşı bu cinayeti işlerse
O insanın gönlünde aşk bulamaz hiç kimse.
William Shakespeare-10.
Sone
Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini,
Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye.
Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni,
Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye.
Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan:
Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu,
Çekinmezsin güzelim can evini yıkmaktan
Onarmak olmalıyken asıl amacın onu.
Sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden,
Yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol;
Göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen;
Hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol.
Aşkım uğruna bir ‘sen’ daha yarat kendine:
Güzellik onda veya sende yaşasın yine.
Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini,
Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye.
Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni,
Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye.
Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan:
Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu,
Çekinmezsin güzelim can evini yıkmaktan
Onarmak olmalıyken asıl amacın onu.
Sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden,
Yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol;
Göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen;
Hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol.
Aşkım uğruna bir ‘sen’ daha yarat kendine:
Güzellik onda veya sende yaşasın yine.
William Shakespeare-11. Sone
Gençliğin günden güne kalırken gerilerde
Bir yavru yaratırsan alsın diye yerini,
Dinçken hayat verirsen o körpe can ilerde
Senden göçen gençliğe varıp yaşatır seni.
Böyle sürecek akıl, güzellik ve başarı;
Yoksa cinnet, yaşlanmak, çürümek yer altında:
Hiç kimse düşünmese gelecek kuşakları,
İnsanlık sona erip giderdi üç batında.
Dünya çoğaltmak için doğmayanlarla dolu,
Kaknem, kakavan, kaba: kısırlıktan bitsinler;
Yaradan vermiş sana en iyiyi, en bolu,
Bu cömert armağana cömertçe karşılık ver.
Seni kendine mühür yapmış, bunu böyle bil:
Sen de eşler yap diye, ölüp git diye değil.
Gençliğin günden güne kalırken gerilerde
Bir yavru yaratırsan alsın diye yerini,
Dinçken hayat verirsen o körpe can ilerde
Senden göçen gençliğe varıp yaşatır seni.
Böyle sürecek akıl, güzellik ve başarı;
Yoksa cinnet, yaşlanmak, çürümek yer altında:
Hiç kimse düşünmese gelecek kuşakları,
İnsanlık sona erip giderdi üç batında.
Dünya çoğaltmak için doğmayanlarla dolu,
Kaknem, kakavan, kaba: kısırlıktan bitsinler;
Yaradan vermiş sana en iyiyi, en bolu,
Bu cömert armağana cömertçe karşılık ver.
Seni kendine mühür yapmış, bunu böyle bil:
Sen de eşler yap diye, ölüp git diye değil.
William
Shakespeare-12. Sone
Saatler, ben saydıkça geçiyor da peş peşe,
Nurlu gün, bakıyorum, çirkin geceye göçmüş;
Görüyorum soluyor, yaşlanıyor menekşe,
Kapkara büklümleri kaplıyor apak gümüş.
Yapraksız, çıplak kalmış ulu ağaçlar işte:
Sürüleri sıcaktan korurlardı eskiden.
Yeşil yaz ekiniydi: şimdi devrilmiş de,
Aksakal, salkım saçak, şu arabada giden.
Düşünmeden edemem senin güzelliğini:
Sen de çökersin vaktin yıkıp geçtikleriyle,
Çünkü tatlı ve güzel, her şey harcar kendini,
Yetişen tazeleri görüp koşar ecele.
Kimse karşı koyamaz Zamanın tırpanına,
Kendi soyun direnir O kıyarken canına
Saatler, ben saydıkça geçiyor da peş peşe,
Nurlu gün, bakıyorum, çirkin geceye göçmüş;
Görüyorum soluyor, yaşlanıyor menekşe,
Kapkara büklümleri kaplıyor apak gümüş.
Yapraksız, çıplak kalmış ulu ağaçlar işte:
Sürüleri sıcaktan korurlardı eskiden.
Yeşil yaz ekiniydi: şimdi devrilmiş de,
Aksakal, salkım saçak, şu arabada giden.
Düşünmeden edemem senin güzelliğini:
Sen de çökersin vaktin yıkıp geçtikleriyle,
Çünkü tatlı ve güzel, her şey harcar kendini,
Yetişen tazeleri görüp koşar ecele.
Kimse karşı koyamaz Zamanın tırpanına,
Kendi soyun direnir O kıyarken canına
William Shakespeare-13.
Sone
Ah sen keşke sen olsan! Ne var ki, canlar canı,
Sen değilsin sen, ne de burada yaşayan sensin.
Dilerim şu yaklaşan ecele hazırlanmanı;
Güzel yüzünü başka birine vermelisin.
Şu emanet güzellik böylece son bulmazsa,
Benliğin, sen öldükten sonra yaşatır seni;
Bir çocuğun olursa sürdürür, hiç olmazsa,
O tatlı varlığıyla senin güzelliğini.
Kimse cânım bir evi bırakmaz çürümeye
Görkemini şerefle ayakta tutmak varken,
Kış günlerinde azgın bora öldüresiye,
Sonsuz ecel ayazı, onu yaman sarsarken.
Ah! bu israf, sevgilim. Sen kendinden bilirsin:
Babam var diyorsun ya; bırak, oğlun da desin.
Ah sen keşke sen olsan! Ne var ki, canlar canı,
Sen değilsin sen, ne de burada yaşayan sensin.
Dilerim şu yaklaşan ecele hazırlanmanı;
Güzel yüzünü başka birine vermelisin.
Şu emanet güzellik böylece son bulmazsa,
Benliğin, sen öldükten sonra yaşatır seni;
Bir çocuğun olursa sürdürür, hiç olmazsa,
O tatlı varlığıyla senin güzelliğini.
Kimse cânım bir evi bırakmaz çürümeye
Görkemini şerefle ayakta tutmak varken,
Kış günlerinde azgın bora öldüresiye,
Sonsuz ecel ayazı, onu yaman sarsarken.
Ah! bu israf, sevgilim. Sen kendinden bilirsin:
Babam var diyorsun ya; bırak, oğlun da desin.
William Shakespeare-14.
Sone
Yıldızlardan derlemem vardığım yargıları,
Oysa müneccimliği enikonu bilirim;
Ama anlatmam iyi ve kötü yazgıları:
Ne âfet ve kıtlıklar, ne altüst olan mevsim.
Ânlara fal bakamam, geleceği göstermem;
Söylemem kime şimşek, yağmur ve rüzgâr kısmet,
Tahta geçeceklere ikbal müjdesi vermem
Gökkubbe de bulsam da türlü türlü alâmet.
Senin gözlerindedir bildiğim her ne varsa,
O değişmez yıldızlar kaynağıdır sanatın,
Birlikte yaşar gerçek ve güzellik yaşarsa;
Sen sürdür varlığını, sürüp gitsin kaç batın.
Yoksa, senin gelince sonun - bu falcı bilir
Gerçekle güzelliğin kıyamet günü gelir.
Yıldızlardan derlemem vardığım yargıları,
Oysa müneccimliği enikonu bilirim;
Ama anlatmam iyi ve kötü yazgıları:
Ne âfet ve kıtlıklar, ne altüst olan mevsim.
Ânlara fal bakamam, geleceği göstermem;
Söylemem kime şimşek, yağmur ve rüzgâr kısmet,
Tahta geçeceklere ikbal müjdesi vermem
Gökkubbe de bulsam da türlü türlü alâmet.
Senin gözlerindedir bildiğim her ne varsa,
O değişmez yıldızlar kaynağıdır sanatın,
Birlikte yaşar gerçek ve güzellik yaşarsa;
Sen sürdür varlığını, sürüp gitsin kaç batın.
Yoksa, senin gelince sonun - bu falcı bilir
Gerçekle güzelliğin kıyamet günü gelir.
William Shakespeare-15. Sone
Düşünürüm, her şeyin büyüyüp gelişmesi
Kısacık bir an için kıvama varır ancak,
Ne oyunlar sunarsa koca dünya sahnesi
Son söz yıldızlardaki gizli güçte olacak;
Görürüm de bitkiler gibi büyür insanlar,
Aynı gök önce okşar,
sonra sarsar
onları,
Özsuyla fışkıranlar gitgide düşüp solar,
Artık anılmaz olur dinç yağız zamanları:
Fâniliği düşünmek, gerçek gibi bir düşle,
Seni gösterir bana görkeminde gençliğin,
Yıkıcı Zaman, cenge tutuşur çürüyüşle
Senin gençlik gününü şom gece yapmak için;
Zamanla savaşırım senin sevgin uğruna,
O seni kemirse de ben can veririm sana
.
Düşünürüm, her şeyin büyüyüp gelişmesi
Kısacık bir an için kıvama varır ancak,
Ne oyunlar sunarsa koca dünya sahnesi
Son söz yıldızlardaki gizli güçte olacak;
Görürüm de bitkiler gibi büyür insanlar,
Aynı gök önce okşar,

Özsuyla fışkıranlar gitgide düşüp solar,
Artık anılmaz olur dinç yağız zamanları:
Fâniliği düşünmek, gerçek gibi bir düşle,
Seni gösterir bana görkeminde gençliğin,
Yıkıcı Zaman, cenge tutuşur çürüyüşle
Senin gençlik gününü şom gece yapmak için;
Zamanla savaşırım senin sevgin uğruna,
O seni kemirse de ben can veririm sana

William Shakespeare- 16. Sone
Acaba neden: daha güçlü bir yol bulamam
Savaşmak için Zaman denen kanlı zalimle?
Ve çürümemen neden başka bir kutlu yoldan
Değil de yalnız benim kısır dizelerimde?
Şimdi en mutlu çağın doruğu senin yerin;
Bak can atıyor nice el değmemiş bahçeler
Erdemle sana canlı çiçekler vermek için:
Bu düzmece eşlerden sana çok daha benzer.
Ancak yaşam düzeltir yaşam çizgilerini;
Zamanın kalemi toy kalemim can katamaz
Ve iç değerlerinde dış görkeminle seni
Yansıtıp insanların gözünde yaşatamaz.
Varlığını sebil et: sana kalır varlığın;
Kendi elinle çiz ki sürsün bahtiyarlığın.
Acaba neden: daha güçlü bir yol bulamam
Savaşmak için Zaman denen kanlı zalimle?
Ve çürümemen neden başka bir kutlu yoldan
Değil de yalnız benim kısır dizelerimde?
Şimdi en mutlu çağın doruğu senin yerin;
Bak can atıyor nice el değmemiş bahçeler
Erdemle sana canlı çiçekler vermek için:
Bu düzmece eşlerden sana çok daha benzer.
Ancak yaşam düzeltir yaşam çizgilerini;
Zamanın kalemi toy kalemim can katamaz
Ve iç değerlerinde dış görkeminle seni
Yansıtıp insanların gözünde yaşatamaz.
Varlığını sebil et: sana kalır varlığın;
Kendi elinle çiz ki sürsün bahtiyarlığın.
William Shakespeare- 17. Sone
Hiç kimse inanır mı şiirime ilerde.
Yazarsa baştan başa senin gerçek övgünü?
Tanrı bilir şiirim varlığını gizler de
Şimdi bir mezar gibi örter eşsiz yüzünü.
Anlatsam gözlerinin güzelliğini bir bir
Sayıp değerlerini tüketsem sayıları
Bir gün derler ki “Ozan yalancı mıdır nedir”
“Dünyadaki yüzleri okşamış mı ki Tanrı?”
Solgun tomarlarımı hor görerek yererler
Gerçeği az lafı bol bir bunak diye bir gün:
Hakkın olan övgüye ozan saçması derler
Ve şişirme sözleri antika bir türkünün:
Ama yetiştirirsen bir yavru o günlere
Yavrunla şiirimle yaşarsın iki kere.
Hiç kimse inanır mı şiirime ilerde.
Yazarsa baştan başa senin gerçek övgünü?
Tanrı bilir şiirim varlığını gizler de
Şimdi bir mezar gibi örter eşsiz yüzünü.

Anlatsam gözlerinin güzelliğini bir bir
Sayıp değerlerini tüketsem sayıları
Bir gün derler ki “Ozan yalancı mıdır nedir”
“Dünyadaki yüzleri okşamış mı ki Tanrı?”
Solgun tomarlarımı hor görerek yererler
Gerçeği az lafı bol bir bunak diye bir gün:
Hakkın olan övgüye ozan saçması derler
Ve şişirme sözleri antika bir türkünün:

Ama yetiştirirsen bir yavru o günlere
Yavrunla şiirimle yaşarsın iki kere.
William Shakespeare- 18. Sone
Seni bir yaz gününe benzetmek mi ne gezer?
Çok daha güzelsin sen çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgarlar örseler
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü yakacak kadar sıcak
Ve sık sık kararır da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın
bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın gözler görsün elverir
Yaşadıkça şiirim sana da hayat verir.
Seni bir yaz gününe benzetmek mi ne gezer?
Çok daha güzelsin sen çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgarlar örseler
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü yakacak kadar sıcak
Ve sık sık kararır da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın

Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:

İnsanlar nefes alsın gözler görsün elverir
Yaşadıkça şiirim sana da hayat verir.
William Shakespeare- 19. Sone
Aslanın pençesini körlet Zaman ejderi
Doyur dünyayı kendi yavrusunun canıyla;
Kaplanın çenesinden sök o keskin dişleri
Alevlerden dirilen ankayı yak kanıyla;
İstersen kasırga ol şen mevsimleri karart
Rüzgâr kanatlı Zaman; yap aklına eseni
İstersen dünyayı yık güzel yüzleri sarart
Ama en kalleş suçtan alıkoyarım seni:
Sevgilimin yüzünü saatlerinle oyma
Köhne kalemin onu boğmamalı çizgiye;
Sakın sürüp giderken çirkin izini koyma
Sonraki insanlara güzellik kalsın diye.
Geçkin Zaman yapsan da en şom kötülükleri
Şiirimde sevgilim sonsuz yaşar dipdiri.
Aslanın pençesini körlet Zaman ejderi
Doyur dünyayı kendi yavrusunun canıyla;
Kaplanın çenesinden sök o keskin dişleri
Alevlerden dirilen ankayı yak kanıyla;
İstersen kasırga ol şen mevsimleri karart
Rüzgâr kanatlı Zaman; yap aklına eseni
İstersen dünyayı yık güzel yüzleri sarart
Ama en kalleş suçtan alıkoyarım seni:
Sevgilimin yüzünü saatlerinle oyma
Köhne kalemin onu boğmamalı çizgiye;
Sakın sürüp giderken çirkin izini koyma
Sonraki insanlara güzellik kalsın diye.
Geçkin Zaman yapsan da en şom kötülükleri
Şiirimde sevgilim sonsuz yaşar dipdiri.
William Shakespeare- 20. Sone
Yaradan kadın yüzü
çizmiş sana eliyle
İstek dolu sevgimin efendisi dilberi;
İnce kadın yüreğin öğrenmemiştir hile
Bilmez kadınlardaki kancık döneklikleri;
Gözlerin daha parlak kahpelikten yoksundur
Neye bakarsa baksın altın yaldız kaplatır;
Erkeklerin en hoşu en hoş şeyler onundur
Erkekleri büyüler kadınları çıldırtır.
Seni yaratmış olsa kadın olarak önce
Yaradan bile çılgın bir sevgi duyacaktı
Ama bir hiç uğruna bir fazlalık verince
Varlığına doymaktan
beni yoksun bıraktı.
Değil mi ki kadınlar için yaratmış seni
Sen sevgimi al onlar sömürsün hazineni.
Yaradan kadın yüzü

İstek dolu sevgimin efendisi dilberi;
İnce kadın yüreğin öğrenmemiştir hile
Bilmez kadınlardaki kancık döneklikleri;
Gözlerin daha parlak kahpelikten yoksundur
Neye bakarsa baksın altın yaldız kaplatır;
Erkeklerin en hoşu en hoş şeyler onundur
Erkekleri büyüler kadınları çıldırtır.
Seni yaratmış olsa kadın olarak önce
Yaradan bile çılgın bir sevgi duyacaktı
Ama bir hiç uğruna bir fazlalık verince
Varlığına doymaktan

Değil mi ki kadınlar için yaratmış seni
Sen sevgimi al onlar sömürsün hazineni.
William Shakespeare- 21. Sone
Ben başka bir ozanım. Öbür manzumeciler
Boyalı güzel görür kalemi alır ele
Göğü tutup onunla yazdıklarını süsler
Her güzeli benzetir
kendindeki güzele.
Hem de ne şatafatlı teşbihler çifter çifter:
Güneşle ay; toprağın denizin cevherleri
Nisan tomurcuklan nice bulunmaz şeyler
Yeryüzünü kuşatan
o cennet çemberleri. ..
Ben gerçeği yazarım benim sevgim gerçek ya:
İnan olsun sevgilim güzellerin güzeli
Ana yavrusu gibi pek parlak olmasa da
Gökyüzünde yanan o altın kandil misali. ..
Onların boş lafları olamaz benim işim:
Satacak değilim ki niçin övecekmişim.
Ben başka bir ozanım. Öbür manzumeciler
Boyalı güzel görür kalemi alır ele
Göğü tutup onunla yazdıklarını süsler
Her güzeli benzetir

Hem de ne şatafatlı teşbihler çifter çifter:
Güneşle ay; toprağın denizin cevherleri
Nisan tomurcuklan nice bulunmaz şeyler
Yeryüzünü kuşatan

Ben gerçeği yazarım benim sevgim gerçek ya:
İnan olsun sevgilim güzellerin güzeli
Ana yavrusu gibi pek parlak olmasa da
Gökyüzünde yanan o altın kandil misali. ..
Onların boş lafları olamaz benim işim:
Satacak değilim ki niçin övecekmişim.
William Shakespeare- 22. Sone
Yaşlısın deseler de bana , inanmam aynalara
Gençlik ve sen aynı yaştasınız ya!
Ama zamanın yol yol izler açtığını görürüm de sende
Anlarım er geç bana da gelip çatacak ölüm.
Seni baştan ayağa saran şu güzellik var ya
Yüreğimin en gösterişli örtüsü de o işte benim.
Göğsünde yaşadıkça
yüreğim yüreğinse ben de
arttıkça
Kim der ki nasıl diyebilir ki senden yaşlıyım?
Yeni doğmuş yavruyu sakınır gibi ebesi
Taşıdığım yüreğin üstüne ben nasıl titreyeceksem.
Nasıl sakınacaksam
kendimi kendim için değil senin
için;
Öyle sakin işte sen de kendini ey sevdiğim!
Geri gelir sanma yüreğin benim yüreğim öldükten sonra;
Bana vermiştin onu unutma geri almamak üzere bir daha.
Yaşlısın deseler de bana , inanmam aynalara
Gençlik ve sen aynı yaştasınız ya!
Ama zamanın yol yol izler açtığını görürüm de sende
Anlarım er geç bana da gelip çatacak ölüm.
Seni baştan ayağa saran şu güzellik var ya
Yüreğimin en gösterişli örtüsü de o işte benim.
Göğsünde yaşadıkça

Kim der ki nasıl diyebilir ki senden yaşlıyım?
Yeni doğmuş yavruyu sakınır gibi ebesi
Taşıdığım yüreğin üstüne ben nasıl titreyeceksem.
Nasıl sakınacaksam

Öyle sakin işte sen de kendini ey sevdiğim!
Geri gelir sanma yüreğin benim yüreğim öldükten sonra;
Bana vermiştin onu unutma geri almamak üzere bir daha.
William Shakespeare- 23. Sone
Korkudan sahnede eli ayağına dolaşıp
Rolünü şaşıran kötü bir oyuncu misali;
Ya da azdıkça içine sığmayan öfkesi taşıp
Kendi yüreğini zayıf düşüren çılgın biri gibi
Unutuyorum kendime güvenim olmadığından mutlaka
Tam olarak söylemeyi aşk oyununun sözlerini;
Ve aşkımın yükü öylesine ağır geliyor ki bana
Kendi aşkımın gücü karşısında eziliyorum sanki.
O halde ne demek istediğimi bakışlarım anlatsın
Konuşan gönlümün sessiz sözcüsü olsun onlar;
Aşkımı onlar açığa vursun derdime çare arasın;
Öyle ki hiç kalsın yanında durmadan konuşanlar.
Ah sessiz aşk neler yazmış öğren artık okumayı
Aşkın sırrına ermişler bilir gözleriyle duymayı.
..
Korkudan sahnede eli ayağına dolaşıp
Rolünü şaşıran kötü bir oyuncu misali;
Ya da azdıkça içine sığmayan öfkesi taşıp
Kendi yüreğini zayıf düşüren çılgın biri gibi
Unutuyorum kendime güvenim olmadığından mutlaka

Tam olarak söylemeyi aşk oyununun sözlerini;
Ve aşkımın yükü öylesine ağır geliyor ki bana
Kendi aşkımın gücü karşısında eziliyorum sanki.
O halde ne demek istediğimi bakışlarım anlatsın
Konuşan gönlümün sessiz sözcüsü olsun onlar;
Aşkımı onlar açığa vursun derdime çare arasın;
Öyle ki hiç kalsın yanında durmadan konuşanlar.
Ah sessiz aşk neler yazmış öğren artık okumayı
Aşkın sırrına ermişler bilir gözleriyle duymayı.

William Shakespeare- 24. Sone
Gözlerim ressam rolünü aldı ve kabartma çizgilerle
Güzelliğinin biçimini gönlümün levhasına çıkardı;
Bedenime gelince o da bu resmin çerçevesi oldu işte;
Malum resmin konumundan bilinir usta ressamın sanatı.
Seni olduğu gibi yansıtan resim nerde diyorsan
Ressamın içine bakıp hünerini orda görmelisin;
Camlarının parlaklığını senin gözlerinden alan
Göğsümdeki sergide asılı resme ulaşmalısın.
İşte bak gözler gözler için neler yapıyor!
Gözlerim senin şeklini çizdi seninkilerse
Gönlüme açılan birer pencere; güneş de bayılıyor
Onlardan içeri bakmaya sen varsın diye içerde.
Ama gözlerin sanatında yine de bir eksiklik var:
Gördüklerini çiziyorlar yalnız yüreği tanımıyorlar.
Gözlerim ressam rolünü aldı ve kabartma çizgilerle
Güzelliğinin biçimini gönlümün levhasına çıkardı;
Bedenime gelince o da bu resmin çerçevesi oldu işte;
Malum resmin konumundan bilinir usta ressamın sanatı.
Seni olduğu gibi yansıtan resim nerde diyorsan
Ressamın içine bakıp hünerini orda görmelisin;
Camlarının parlaklığını senin gözlerinden alan
Göğsümdeki sergide asılı resme ulaşmalısın.
İşte bak gözler gözler için neler yapıyor!
Gözlerim senin şeklini çizdi seninkilerse

Gönlüme açılan birer pencere; güneş de bayılıyor
Onlardan içeri bakmaya sen varsın diye içerde.
Ama gözlerin sanatında yine de bir eksiklik var:

Gördüklerini çiziyorlar yalnız yüreği tanımıyorlar.
William Shakespeare- 25. Sone
Yıldızların gözdesi olanlar övünsünler
İkballe iktidarla alımlı ünvanlarla;
Kader vermediyse de bana böyle bir zafer
Mutluyum en saydığım beklenmedik şanlarla.
Hükümdar gözdeleri ne güzel yaprak açar;
Güneşteki kadife çiçeğidirler ancak:
İçlerinde gömülü kalır kibirler şanlar
Çünkü kaş çatıldı mı her görkem yok olacak.
Savaşlarda gücüyle ün salan bir kahraman
Bin zafer kazansa da düşmeye görsün bir kez
Adı silinir şeref defterinden o zaman
Mertlik destanı artık anılarda süremez.
Ben sevdim sevildim ya; hepten mutlu yaşarım
Yoldan çıkartılamam ne de yoldan şaşarım.
Yıldızların gözdesi olanlar övünsünler
İkballe iktidarla alımlı ünvanlarla;
Kader vermediyse de bana böyle bir zafer
Mutluyum en saydığım beklenmedik şanlarla.
Hükümdar gözdeleri ne güzel yaprak açar;
Güneşteki kadife çiçeğidirler ancak:

İçlerinde gömülü kalır kibirler şanlar
Çünkü kaş çatıldı mı her görkem yok olacak.
Savaşlarda gücüyle ün salan bir kahraman
Bin zafer kazansa da düşmeye görsün bir kez
Adı silinir şeref defterinden o zaman
Mertlik destanı artık anılarda süremez.

Ben sevdim sevildim ya; hepten mutlu yaşarım
Yoldan çıkartılamam ne de yoldan şaşarım.
William Shakespeare- 26. Sone
Sevgimin sultanı ben kul oldum işte sana
Erdemin güçlendirdi benim görev duygumu;
Gönderdiğim bu yazı elçilik yapsın bana
Bir zekâ gösterisi değil hizmet belgem bu.
Böyle yüce görevi zavallı aklım belki
Anlatamaz da doğru dürüst cılız gösterir
Ama sendeki ruh ve düşün öyle güzel ki
Umarım işte onu bana çırçıplak verir.

Uğur doğar yazgımı yönelten yıldızlarda
Talihim başlayarak yaver gitmeye yine
Yırtık pırtık sevgime giyim kuşam sağlar da
Lâyık gösterir beni senin iyiliğine.

Bir gün övüneceğim sevdiğim için seni
O güne dek görünmem sınarsın diye beni.
Sevgimin sultanı ben kul oldum işte sana
Erdemin güçlendirdi benim görev duygumu;
Gönderdiğim bu yazı elçilik yapsın bana
Bir zekâ gösterisi değil hizmet belgem bu.
Böyle yüce görevi zavallı aklım belki
Anlatamaz da doğru dürüst cılız gösterir
Ama sendeki ruh ve düşün öyle güzel ki
Umarım işte onu bana çırçıplak verir.


Uğur doğar yazgımı yönelten yıldızlarda
Talihim başlayarak yaver gitmeye yine
Yırtık pırtık sevgime giyim kuşam sağlar da
Lâyık gösterir beni senin iyiliğine.


Bir gün övüneceğim sevdiğim için seni
O güne dek görünmem sınarsın diye beni.
William Shakespeare- 27. Sone
Yorgun argın alırım yatağımda soluğu:
Yatak yol yorgununa en hoş dinlenme yeri
Ama bu sefer başlar aklımın yolculuğu
Kafam çırpınır gövdem bitirmişken işleri;
Depreşen duygularım gurbet elden o zaman
Sana varmak isteyip
uğrunda hacca çıkar
Baygınlaşan gözlerim açıldıkça durmadan
Sırf körlerin gördüğü karanlıklara bakar:
Hiç değilse ruhumda düş kuran bir göz var da
Görmeyen bakışıma senden hayal getirir
Hayalin karanlıkta elmas gibi parlar da
Korkunç geceyi süsler ona taze yüz verir.
Gündüz bedenim gece aklım huzur bulamaz
Gövdeyle baş senden
de benden de
kurtulamaz.
Yorgun argın alırım yatağımda soluğu:
Yatak yol yorgununa en hoş dinlenme yeri
Ama bu sefer başlar aklımın yolculuğu
Kafam çırpınır gövdem bitirmişken işleri;
Depreşen duygularım gurbet elden o zaman
Sana varmak isteyip

Baygınlaşan gözlerim açıldıkça durmadan
Sırf körlerin gördüğü karanlıklara bakar:

Hiç değilse ruhumda düş kuran bir göz var da
Görmeyen bakışıma senden hayal getirir
Hayalin karanlıkta elmas gibi parlar da
Korkunç geceyi süsler ona taze yüz verir.

Gündüz bedenim gece aklım huzur bulamaz
Gövdeyle baş senden

William Shakespeare- 28. Sone
Nasıl dönüp geleyim bedenim dinç gönlüm şen?
Dinlenmek nimeti hiç nasip olmaz ki bana?
Günün cefası huzur sağlayamaz geceden:
Gün gecenin gece günün kıyar canına.
Kanlı bıçaklı iki düşman değiller sanki.
Elele verip bana başlarlar işkenceye:
Biri hep işe koşar hep sızlanır öteki
Çalışmak beni senden uzaklaştırdı diye.
Günü hoş tutmak için “Sevgilim parlak” derim
“Aydınlatır gökleri bulutlar kararmışken.
”
Yağız yüzlü geceyi över diller dökerim:
“Yıldızlar kör olunca sevgilimdir nur döken.”
Ama gün işte her gün çilemi uzatıyor;
Gece işte her gece derdime dert katıyor.
Nasıl dönüp geleyim bedenim dinç gönlüm şen?
Dinlenmek nimeti hiç nasip olmaz ki bana?
Günün cefası huzur sağlayamaz geceden:
Gün gecenin gece günün kıyar canına.
Kanlı bıçaklı iki düşman değiller sanki.

Elele verip bana başlarlar işkenceye:
Biri hep işe koşar hep sızlanır öteki
Çalışmak beni senden uzaklaştırdı diye.

Günü hoş tutmak için “Sevgilim parlak” derim
“Aydınlatır gökleri bulutlar kararmışken.

Yağız yüzlü geceyi över diller dökerim:

“Yıldızlar kör olunca sevgilimdir nur döken.”
Ama gün işte her gün çilemi uzatıyor;
Gece işte her gece derdime dert katıyor.
William Shakespeare- 29. Sone
bakışlarda küçümseyiş okuyorum
yalnızım bedbahtım tesellisizim.
gökler sağır sesim boğuk
ve lanet okuyorum talihime
kıskançlıktan kuduruyorum
kiminin ikbalini
aczimden utanıyorum.
hazlarım iğrendiriyor beni.
o zaman sen geliyorsun aklıma
ve birden bire kanatlanıyorum bir tarla kuşu gibi mest
içim aydınlıkla doluyor yükseliyorum yükseliyorum
neşideler söylüyorum hayata
göklerin eşiğinden
bana ne toprağın çirkinliğinden
insanların zilletinden bana ne?
hatıran öyle sonsuz bir hazine
ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!
en mağrur hakanların tacını
hor görüyorum..
bakışlarda küçümseyiş okuyorum
yalnızım bedbahtım tesellisizim.

gökler sağır sesim boğuk
ve lanet okuyorum talihime
kıskançlıktan kuduruyorum
kiminin ikbalini
aczimden utanıyorum.

hazlarım iğrendiriyor beni.

o zaman sen geliyorsun aklıma
ve birden bire kanatlanıyorum bir tarla kuşu gibi mest
içim aydınlıkla doluyor yükseliyorum yükseliyorum
neşideler söylüyorum hayata
göklerin eşiğinden
bana ne toprağın çirkinliğinden
insanların zilletinden bana ne?
hatıran öyle sonsuz bir hazine
ve sevgin öyle büyük mutluluk ki dostum!
en mağrur hakanların tacını
hor görüyorum..
William Shakespeare- 30. Sone
Bazen geçmiş günlerden kalanları anarım
Bir araya gelince hoş sessiz düşünceler;
Aradığım şeylerin yokluğuna yanarım
Gönlümü yitenlerle çektiğim yaslar deler:
Yaş bilmeyen gözlerim boğulur da yaşlara
Ölüm gecesindeki sevgili dostlar için
Depreşir yüreğimde nice kapanmış yara
Yitip gitmiş yüzlere inlerim için için.
Geçmiş yaslar yeniden beni yürekten vurur
Acıları saydıkça bir bir içim kan ağlar;
Gönlüm eski dertleri anıp çile doldurur.
Borcum bitmemiş gibi yine keder borcum var.
Ama sevgili dostum seni andım mı yeter:
Bütün yitenler döner bütün acılar biter.
Bazen geçmiş günlerden kalanları anarım
Bir araya gelince hoş sessiz düşünceler;
Aradığım şeylerin yokluğuna yanarım
Gönlümü yitenlerle çektiğim yaslar deler:

Yaş bilmeyen gözlerim boğulur da yaşlara
Ölüm gecesindeki sevgili dostlar için
Depreşir yüreğimde nice kapanmış yara
Yitip gitmiş yüzlere inlerim için için.

Geçmiş yaslar yeniden beni yürekten vurur
Acıları saydıkça bir bir içim kan ağlar;
Gönlüm eski dertleri anıp çile doldurur.
Borcum bitmemiş gibi yine keder borcum var.
Ama sevgili dostum seni andım mı yeter:
Bütün yitenler döner bütün acılar biter.

William Shakespeare-
31. Sone
Ölüp gitti sanarak özlediğim tüm dostlar
Senin güzel göğsünde bir araya geldiler;
Orda hem aşk hem aşkın varlığı hükümdar
Hem toprağa düştü sandığım sevgililer.
Yürekten inandığım sevgili yürekten çaldı
Yalvaran yaşlarımı nice cenazelerde
Ama bak onlar sende
kaldılar göçseler de
Sen gömülü sevginin yaşadığı mezarsın
Yitirdiğim dostlardan kalma andaçlar orda
Benden ne aldılarsa hep senin olsun varsın:
Artık yalnız senindir neler varsa onlarda.
Hepsi birleşmiş sende; hepten seninim bende
Ölüp gitti sanarak özlediğim tüm dostlar
Senin güzel göğsünde bir araya geldiler;
Orda hem aşk hem aşkın varlığı hükümdar
Hem toprağa düştü sandığım sevgililer.

Yürekten inandığım sevgili yürekten çaldı
Yalvaran yaşlarımı nice cenazelerde
Ama bak onlar sende

Sen gömülü sevginin yaşadığı mezarsın
Yitirdiğim dostlardan kalma andaçlar orda
Benden ne aldılarsa hep senin olsun varsın:
Artık yalnız senindir neler varsa onlarda.

Hepsi birleşmiş sende; hepten seninim bende
William Shakespeare- 32. Sone
Benim ömrüm bitince hâlâ yaşıyorsan sen
Hoyrat ölüm gömünce kemiklerimi yere
Talihin cilvesiyle bir göz atmak istersen
Ölmüş dostundan kalan zavallı dizelere
Karşılaştır hepsini bugünkü yapıtlarla:
Çok gerisindedirler ustaca yazanların:
Onları şiir diye değil aşk için sakla:
Katına çıkamazlar bahtiyar ozanların.
İçinden geliyorsa bana
söyle şunları:
“Güçlenseydi dostumun Esin Perisi hele
“Yaratısı aşardı aşkından doğanları.
“Allı pullu yürürdü yüksek
rütbelilerle.

“Ama o öldü yeni ozanlar ondan üstün:
“Onlarda sanat dostta aşk okuyorum bugün.”
Benim ömrüm bitince hâlâ yaşıyorsan sen
Hoyrat ölüm gömünce kemiklerimi yere
Talihin cilvesiyle bir göz atmak istersen
Ölmüş dostundan kalan zavallı dizelere
Karşılaştır hepsini bugünkü yapıtlarla:

Çok gerisindedirler ustaca yazanların:
Onları şiir diye değil aşk için sakla:

Katına çıkamazlar bahtiyar ozanların.
İçinden geliyorsa bana

“Güçlenseydi dostumun Esin Perisi hele
“Yaratısı aşardı aşkından doğanları.
“Allı pullu yürürdü yüksek


“Ama o öldü yeni ozanlar ondan üstün:
“Onlarda sanat dostta aşk okuyorum bugün.”
William Shakespeare- 33. Sone
Ne görkemli şafaklar görmüşümdür hükümdar
Gözleriyle dağlara koyar en şanlı süsü
Altın yüzü öptükçe yemyeşil olur kırlar
Soluk sulara yaldız kaplar kutsal büyüsü.
Ama birden bırakır gökten inmiş yüzüne
Saldırsın diye hınzır bulutların yığını
Sonra saklar yüzünü üzgün dünyadan yine
Batıya kaçıp gizler kararan varlığını;
Sevgili güneşim de doğup ruhuma doldu
Bir sabah zaferlerle görkemlerle erkenden
Ah sonra gitti ancak bir saat benim oldu
Kara bulutlar onu yine gizledi benden.
Bu yüzden ona karşı sevgim kapılmaz hınca
Yerdekiler solmaz mı gökte güneş solunca?
Ne görkemli şafaklar görmüşümdür hükümdar
Gözleriyle dağlara koyar en şanlı süsü
Altın yüzü öptükçe yemyeşil olur kırlar
Soluk sulara yaldız kaplar kutsal büyüsü.

Ama birden bırakır gökten inmiş yüzüne
Saldırsın diye hınzır bulutların yığını
Sonra saklar yüzünü üzgün dünyadan yine
Batıya kaçıp gizler kararan varlığını;

Sevgili güneşim de doğup ruhuma doldu
Bir sabah zaferlerle görkemlerle erkenden
Ah sonra gitti ancak bir saat benim oldu
Kara bulutlar onu yine gizledi benden.

Bu yüzden ona karşı sevgim kapılmaz hınca
Yerdekiler solmaz mı gökte güneş solunca?
William Shakespeare- 34. Sone
Öyle güzelim bir gün vaat edip sanki neden
Pelerin giydirmeden yola çıkarttın beni
İndi de kem bulutlar yarı yola gelmeden
Hain duman gizledi senin alıp görkemini
Bora görmüş yüzümü yağmurlar ıslatınca
Yetmez bulutu delip kurulamağa koşman:
Övgü olmaz yarayı iyi eden ilâca
Utanç denen illete olamıyorsa derman.
Senin utanman benim yüreğimi dağlamaz;
Sen pişmanlık duysan da olanlar yalnız bana;
Suçlunun üzüntüsü pek teselli sağlamaz
O suçun çarmıhını sırtında taşıyana.
Ah sevginden dökülen o inci gibi yaşlar
Onlarda şerre fidye illetlere deva var.
Öyle güzelim bir gün vaat edip sanki neden
Pelerin giydirmeden yola çıkarttın beni
İndi de kem bulutlar yarı yola gelmeden
Hain duman gizledi senin alıp görkemini
Bora görmüş yüzümü yağmurlar ıslatınca
Yetmez bulutu delip kurulamağa koşman:
Övgü olmaz yarayı iyi eden ilâca
Utanç denen illete olamıyorsa derman.
Senin utanman benim yüreğimi dağlamaz;

Sen pişmanlık duysan da olanlar yalnız bana;
Suçlunun üzüntüsü pek teselli sağlamaz
O suçun çarmıhını sırtında taşıyana.
Ah sevginden dökülen o inci gibi yaşlar
Onlarda şerre fidye illetlere deva var.

William Shakespeare- 35. Sone
Yakınmasan da olur artık kötülüğünden:
Güllerde diken vardır gümüş çeşmede çamur;
Tutulur ay ve güneş söner bulut yüzünden;
En şirin tomurcukta iğrenç kurtlar bulunur.
Kusursuz insan olmaz bende de kabahat az mı?
Örnekler verip haklı bulmak suç işleyeni?
Bu özürler büsbütün ahlâkını bozmaz mı?
Günahlarından öte bağışlamışım seni.
Benim aklım savunur senin şehvet suçunu;
Avukatın gibiyim davacın olsam bile:
Suçlu benim yargıca kendim söylerim bunu
İç savaşa tutuşur bende nefret sevgiyle.
Suç ortağı olmaya gösteriyorum rıza
Hiç acımadan beni soyan tatlı hırsıza.
Yakınmasan da olur artık kötülüğünden:
Güllerde diken vardır gümüş çeşmede çamur;
Tutulur ay ve güneş söner bulut yüzünden;
En şirin tomurcukta iğrenç kurtlar bulunur.
Kusursuz insan olmaz bende de kabahat az mı?
Örnekler verip haklı bulmak suç işleyeni?
Bu özürler büsbütün ahlâkını bozmaz mı?
Günahlarından öte bağışlamışım seni.
Benim aklım savunur senin şehvet suçunu;
Avukatın gibiyim davacın olsam bile:

Suçlu benim yargıca kendim söylerim bunu
İç savaşa tutuşur bende nefret sevgiyle.
Suç ortağı olmaya gösteriyorum rıza
Hiç acımadan beni soyan tatlı hırsıza.
William Shakespeare- 36. Sone
İtiraf edeyim ki ikimiz apayrıyız
Birleşik olsa bile bölünmeyen sevgimiz:
Bu utanç lekeleri bende kalacak yalnız
Bana nasip olacak çile doldurmak sensiz.
Duyduğumuz sevgiler birdir bir bakıma
Yaşamımızı bölen acıklı ayrılıklar
Sevginin birliğini altüst edemez ama
Sevişmenin tadından tatlı saatler çalar.

Sevgilim olduğunu açıklamam artık ben
Yanıp yakıldığım suç lekeleri diye seni
Bana iyilik edip şeref veremezsin sen
Feda etmeden kendi adının şerefini:
Sakın buna kalkışma; öyle ki sana sevgim
Benim olduğun için iyiliğin de benim.
İtiraf edeyim ki ikimiz apayrıyız
Birleşik olsa bile bölünmeyen sevgimiz:
Bu utanç lekeleri bende kalacak yalnız
Bana nasip olacak çile doldurmak sensiz.
Duyduğumuz sevgiler birdir bir bakıma
Yaşamımızı bölen acıklı ayrılıklar

Sevginin birliğini altüst edemez ama
Sevişmenin tadından tatlı saatler çalar.


Sevgilim olduğunu açıklamam artık ben
Yanıp yakıldığım suç lekeleri diye seni
Bana iyilik edip şeref veremezsin sen
Feda etmeden kendi adının şerefini:

Sakın buna kalkışma; öyle ki sana sevgim
Benim olduğun için iyiliğin de benim.
William Shakespeare- 37. Sone
Seyredip haz duyar ya çökmüş bir baba hani
Kabına sığamayan delifişek oğlandan
Ben de kaderim yaman sakat edeli beni

Huzur duyarım senin erdeminden vefandan.
Güzellikle soyluluk servet akıl hep sende
Bunlardan biri ya da hepsi ondan da fazla.
Hakçası bu: başına taç oldu onlar; ben de
Bu eşsiz hazineye katılıyorum aşkla.
Ne sakat ne zavallı ne acıklıyım artık

Bana öyle yaman güç verdikçe senin gölgen
Yeter de artar bile senden aldığım varlık:
Görkeminden bir parça alıp yaşıyorum ben.
Dilerim senin olsun en iyi ve en kutlu;
Bu dileğimle bile olurum on kat mutlu.
Seyredip haz duyar ya çökmüş bir baba hani
Kabına sığamayan delifişek oğlandan
Ben de kaderim yaman sakat edeli beni


Huzur duyarım senin erdeminden vefandan.
Güzellikle soyluluk servet akıl hep sende
Bunlardan biri ya da hepsi ondan da fazla.

Hakçası bu: başına taç oldu onlar; ben de
Bu eşsiz hazineye katılıyorum aşkla.
Ne sakat ne zavallı ne acıklıyım artık


Bana öyle yaman güç verdikçe senin gölgen
Yeter de artar bile senden aldığım varlık:
Görkeminden bir parça alıp yaşıyorum ben.
Dilerim senin olsun en iyi ve en kutlu;
Bu dileğimle bile olurum on kat mutlu.
William Shakespeare- 38. Sone
Çeker mi benim Esin Perim konu kıtlığı
Sen şiirime sebil ettikçe soluğunu
Yanında kaba kâğıt kalemin kof kaldığı
Hoş varlığın oldukça bana en tatlı konu?
Ah tüm teşekkürleri övgüyü kendine sun;
Varsa al yazdığımda değerli gördüğünü.
Sen yaratıcılığa ışıklar saçıyorsun.
Sanki kim dilsiz kalıp yazamaz ki övgünü.
Sen onuncu Peri ol kötü ozana gelen
Yaşlı dokuz Periden on kat yüksek değerin;
Gür esinlerle dolu Peridir sana gelen:
Bu günü aşan sonsuz dizeleri getirsin.
Bu deney çağına hoş gelirse Esin Perim
Üzgüsü benim olsun övgüsü senin derim.
Çeker mi benim Esin Perim konu kıtlığı
Sen şiirime sebil ettikçe soluğunu
Yanında kaba kâğıt kalemin kof kaldığı
Hoş varlığın oldukça bana en tatlı konu?
Ah tüm teşekkürleri övgüyü kendine sun;
Varsa al yazdığımda değerli gördüğünü.
Sen yaratıcılığa ışıklar saçıyorsun.

Sanki kim dilsiz kalıp yazamaz ki övgünü.
Sen onuncu Peri ol kötü ozana gelen
Yaşlı dokuz Periden on kat yüksek değerin;
Gür esinlerle dolu Peridir sana gelen:

Bu günü aşan sonsuz dizeleri getirsin.

Bu deney çağına hoş gelirse Esin Perim
Üzgüsü benim olsun övgüsü senin derim.
William Shakespeare- 39. Sone
Ah nasıl efendice övgüler sunsam sana?
Hep senin değerindir bende varsa bir değer
Kendimi övmek sanki ne kazanç sağlar bana?
Böbürlenmektir sana söylediğim türküler.
Sırf bu yüzden bile biz yaşamalıyız ayrı;
Tek diye bilinmesin güzel aşkız artık:
Sana verebilirim salt hakkın olanları
Hele bir gerçekleşsin aramızda ayrılık.
Ah yokluk sen kim bilir ne korkunç bir işkence
Olurdun uzaklığın acısı sağlamasa
Sevgi düşünceleri gibi hoş bir eğlence
Zaman ve hayal gücü yüreği dağlamasa;
Sen öğretmiş olmasan nasıl çift olurmuş tek
Burada bulunmayanı var gücünle överek.
Ah nasıl efendice övgüler sunsam sana?
Hep senin değerindir bende varsa bir değer
Kendimi övmek sanki ne kazanç sağlar bana?
Böbürlenmektir sana söylediğim türküler.
Sırf bu yüzden bile biz yaşamalıyız ayrı;
Tek diye bilinmesin güzel aşkız artık:

Sana verebilirim salt hakkın olanları
Hele bir gerçekleşsin aramızda ayrılık.
Ah yokluk sen kim bilir ne korkunç bir işkence
Olurdun uzaklığın acısı sağlamasa
Sevgi düşünceleri gibi hoş bir eğlence
Zaman ve hayal gücü yüreği dağlamasa;

Sen öğretmiş olmasan nasıl çift olurmuş tek
Burada bulunmayanı var gücünle överek.
William Shakespeare- 40. Sone
Hepsini al sevgilim ne sevgi varsa bende Çoktan senin olmayan ne sevgi sağlarsın ki?
Gerçek der misin ona eline geçirsen de
Sevdiklerimin hepsi sende değil mi sanki?
Sevgilimi alırsan gerçek sevgim uğruna
Ses çıkarmam onunla keyif sürdüğün için;
Sevgime sırt çevirip el uzatırsan ona
Kendini aldatırsan suçun büyüğü senin.
Tatlı hırsız yine de bağışlarım suçunu
Sen varımı yoğumu alırsan bile benden;
Oysa daha acıdır sevenler bilir bunu
Sevginin haksızlığı nefretin sillesinden.
Güzel sürtük kötülük iyi görünür sende;
Biz düşman olmayalım can evimi söksen de.
Hepsini al sevgilim ne sevgi varsa bende Çoktan senin olmayan ne sevgi sağlarsın ki?
Gerçek der misin ona eline geçirsen de

Sevdiklerimin hepsi sende değil mi sanki?
Sevgilimi alırsan gerçek sevgim uğruna
Ses çıkarmam onunla keyif sürdüğün için;
Sevgime sırt çevirip el uzatırsan ona
Kendini aldatırsan suçun büyüğü senin.

Tatlı hırsız yine de bağışlarım suçunu
Sen varımı yoğumu alırsan bile benden;
Oysa daha acıdır sevenler bilir bunu
Sevginin haksızlığı nefretin sillesinden.
Güzel sürtük kötülük iyi görünür sende;
Biz düşman olmayalım can evimi söksen de.
William Shakespeare- 41. Sone
Ben kalbinden uzakken fırsat kaçırmayarak
Yaptığın şu sefahat şu çapkınlıklar var ya:
Hepsi de güzelliğin gençliğin için bir hak
Çünkü nereye gitsen arzu koşar oraya ..
Herkes seni kazanmak ister cömertsin diye;
Sen afet bir güzelsin: sevaptır güzel sevmek.
Kadın karar vermişse ağına düşürmeye
Anasından doğmuş
mu ondan kaçacak erkek?
Ah yine de kalbinden kovmazsın belki beni;
Güzelliğini hoppa gençliğini kınarsın
Onlar sefahatte de bırakmazlar peşini:
Zorlanırsın ve çifte ihanete kalkarsın
Güzelliğinle çekip aldığın kadına da
O güzellikle beni aldatarak sana da.
Ben kalbinden uzakken fırsat kaçırmayarak
Yaptığın şu sefahat şu çapkınlıklar var ya:
Hepsi de güzelliğin gençliğin için bir hak
Çünkü nereye gitsen arzu koşar oraya ..

Herkes seni kazanmak ister cömertsin diye;
Sen afet bir güzelsin: sevaptır güzel sevmek.
Kadın karar vermişse ağına düşürmeye
Anasından doğmuş

Ah yine de kalbinden kovmazsın belki beni;
Güzelliğini hoppa gençliğini kınarsın
Onlar sefahatte de bırakmazlar peşini:

Zorlanırsın ve çifte ihanete kalkarsın
Güzelliğinle çekip aldığın kadına da
O güzellikle beni aldatarak sana da.
William Shakespeare- 43. Sone
Apaçık görüyorum gözlerimi yumunca.
Bütün gün gördüklerim
taşımaz hiçbir değer
Ama düşlerde sen varsın uyku boyunca;
Göz karanlıkta ışır karanlıkları deler
Başka bütün gölgeler gölgende ışık bulur;
Bedeninin gölgesi mutluluğu gösterir
Işıl ışıl gündüze saçarak daha çok nur
Senin gölgen nasıl da kör gözlere fer verir.
Gözlerim kutlu olur seni seyrettikçe ben
Canlı gün aydınlanır sendeki ışıklarda
En karanlık gecede belirsiz güzel gölgen
Derin uykuda sönmüş gözlere can katar da.
Seni görmeyince benim günüm her gece;
Geceler gündüz olur düş seni gösterince.
Apaçık görüyorum gözlerimi yumunca.
Bütün gün gördüklerim

Ama düşlerde sen varsın uyku boyunca;
Göz karanlıkta ışır karanlıkları deler

Başka bütün gölgeler gölgende ışık bulur;
Bedeninin gölgesi mutluluğu gösterir
Işıl ışıl gündüze saçarak daha çok nur
Senin gölgen nasıl da kör gözlere fer verir.
Gözlerim kutlu olur seni seyrettikçe ben
Canlı gün aydınlanır sendeki ışıklarda
En karanlık gecede belirsiz güzel gölgen
Derin uykuda sönmüş gözlere can katar da.
Seni görmeyince benim günüm her gece;

Geceler gündüz olur düş seni gösterince.
William Shakespeare- 44. Sone
Düşünceye dönüşse benim etim kemiğim
Yolum kurban gidemez hoyrat mesafelere;
Ben tüm uzaklıkları aşıp erişeceğim
Sınırsız ötelerden senin olduğun yere.
Varsın sımsıkı basın ayağım topraklara
Dünyada bir köşede senden uzak mı uzak
Çevik düşünce sıçrar dinlemez deniz. kara
Ulaşır özlediği yere hayal kurarak.
Ben düşünce değilim: ah düşündükçe bunu
- Sen gittin ben uçamam -
bu öldürüyor
beni;
Alt tarafı varlığım biraz toprak biraz su:
İnleyerek beklerim geleceğin keyfini.
Bu iki som maddeden birbirinin yasına
Nişan takan o ağır yaşlar kalacak bana.
Düşünceye dönüşse benim etim kemiğim
Yolum kurban gidemez hoyrat mesafelere;
Ben tüm uzaklıkları aşıp erişeceğim
Sınırsız ötelerden senin olduğun yere.
Varsın sımsıkı basın ayağım topraklara
Dünyada bir köşede senden uzak mı uzak
Çevik düşünce sıçrar dinlemez deniz. kara
Ulaşır özlediği yere hayal kurarak.

Ben düşünce değilim: ah düşündükçe bunu
- Sen gittin ben uçamam -

Alt tarafı varlığım biraz toprak biraz su:
İnleyerek beklerim geleceğin keyfini.
Bu iki som maddeden birbirinin yasına
Nişan takan o ağır yaşlar kalacak bana.
William Shakespeare- 45. Sone
Öbür ikisi hafif hava paklayan ateş
Ben nerdeysem onlar da hep seninle beraber:
Birisi düşünceme öteki arzuma eş;
Bir vardır bir yok: böyle hızla kayıp giderler.
Bu uçucu maddeler yel yeperek yol alır.
Aşk elçileri gibi. sevecenlikle sana;
Canım dört maddedendir. o ikisiyle kalır
Üzgün yürekle düşer ecelin kucağına.
Tüm varlığım kavuşur öz yapısına derken:
O hızlı haberciler senden dönmüştür işte –
Onlar bana müjdeler getirmiştir gelirken
Senin sağ sapasağlam olduğunu görmüş de.
Duyunca mutluyumdur sonra sevincim söner;
Yine elçi yollarım hüzün kalbime döner.
Öbür ikisi hafif hava paklayan ateş
Ben nerdeysem onlar da hep seninle beraber:
Birisi düşünceme öteki arzuma eş;
Bir vardır bir yok: böyle hızla kayıp giderler.
Bu uçucu maddeler yel yeperek yol alır.
Aşk elçileri gibi. sevecenlikle sana;

Canım dört maddedendir. o ikisiyle kalır
Üzgün yürekle düşer ecelin kucağına.
Tüm varlığım kavuşur öz yapısına derken:

O hızlı haberciler senden dönmüştür işte –
Onlar bana müjdeler getirmiştir gelirken
Senin sağ sapasağlam olduğunu görmüş de.
Duyunca mutluyumdur sonra sevincim söner;
Yine elçi yollarım hüzün kalbime döner.
William Shakespeare- 46. Sone
Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye
Senin güzelliğinin
ganimeti yüzünden:
Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye
Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.
Gönlüm bildirir senin orada yattığını
Öyle bir hücrede ki giremez billur gözler;
Gözüm inkâra kalkar gönlün anlattığını
Güzel yüzünün
ona sığındığını söyler.
Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır
Düşünceler kurulu: soruşturur hakçası
Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır
Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası:
Senin dış güzelliğin olur gözümün payı
Gönlüm kazanır aşkın gönlündeki dünyayı.
Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye
Senin güzelliğinin

Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye
Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.
Gönlüm bildirir senin orada yattığını
Öyle bir hücrede ki giremez billur gözler;

Gözüm inkâra kalkar gönlün anlattığını
Güzel yüzünün

Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır
Düşünceler kurulu: soruşturur hakçası
Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır
Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası:
Senin dış güzelliğin olur gözümün payı
Gönlüm kazanır aşkın gönlündeki dünyayı.
William Shakespeare- 47. Sone
Anlaşıp birleştiler benim gözümle gönlüm.
Karşılıklı iyilik yaparlar gerek varsa:
Bir bakışa acıkıp azap çekerse gözüm
Ya da seven kalbimi hıçkırıklar boğarsa.
Gözlerim. sevgilimin resim şölenindedir.
Gönlümü çığırırlar renklerin cümbüşüne;
Güzlerim de gönlüme konuktur arada bir
Ve candan ortak olur bu sevdanın düşüne.
Ya resminle bendesin ya benim aşkımla bak.
Sen hep can evimdesin uzaklara gitsen de.
Kalamazsın bendeki düşüncelerden uzak.
Ben hep onlardayım ya. onlar her zaman sende.
Onlar uyusalar da resmin işte karşımda
Gözü gönlü uyutmaz şölen yapar canımda.
Anlaşıp birleştiler benim gözümle gönlüm.
Karşılıklı iyilik yaparlar gerek varsa:

Bir bakışa acıkıp azap çekerse gözüm
Ya da seven kalbimi hıçkırıklar boğarsa.
Gözlerim. sevgilimin resim şölenindedir.
Gönlümü çığırırlar renklerin cümbüşüne;
Güzlerim de gönlüme konuktur arada bir
Ve candan ortak olur bu sevdanın düşüne.

Ya resminle bendesin ya benim aşkımla bak.
Sen hep can evimdesin uzaklara gitsen de.
Kalamazsın bendeki düşüncelerden uzak.
Ben hep onlardayım ya. onlar her zaman sende.
Onlar uyusalar da resmin işte karşımda
Gözü gönlü uyutmaz şölen yapar canımda.
William Shakespeare- 48. Sone
Nasıl da özenmiştim yola çıkmadan önce:
Değersiz her malımı mahzene kapatarak
Tam bıraktığım gibi bulmak için dönünce
En güvenli yerlerde hınzır ellerden uzak.
Mücevherlerim senin yanında çerden çöpten:
Sen eşsiz huzurumdun şimdi yas olacaksın;
Sen ki canlar canısın derdim günümsün hepten
En adi hırsızların elinde oyuncaksın.
Ben sandığa koymadım kilitlemedim seni;
Yoksan bile ordasın diye bildiğim yere
Can evime usulca sokup gizledim seni
Girip çıkasın diye kendi keyfine göre.
Seni çalarlar oradan bile işte korkum bu:
Böyle değerli ödül hırsız eder namusu.
Nasıl da özenmiştim yola çıkmadan önce:
Değersiz her malımı mahzene kapatarak
Tam bıraktığım gibi bulmak için dönünce
En güvenli yerlerde hınzır ellerden uzak.

Mücevherlerim senin yanında çerden çöpten:
Sen eşsiz huzurumdun şimdi yas olacaksın;
Sen ki canlar canısın derdim günümsün hepten
En adi hırsızların elinde oyuncaksın.

Ben sandığa koymadım kilitlemedim seni;
Yoksan bile ordasın diye bildiğim yere
Can evime usulca sokup gizledim seni
Girip çıkasın diye kendi keyfine göre.
Seni çalarlar oradan bile işte korkum bu:
Böyle değerli ödül hırsız eder namusu.
William Shakespeare- 49. Sone
O gün gelsin hazırım; er geç gelirse o gün
Kusurlarıma bakıp kaşını çatacaksın
Aşkının değerine
ters düşecek gördüğün
Bu uyuşmaz hesabı silip kapatacaksın.
O gün gelsin hazırım; el gibi geçersin ya
O gün gözlerinle selâm bile
vermeden;
Aşk bürünmüştür artık bambaşka bir kılığa.
Asık suratın için bulursun birçok neden.
O gün gelsin hazırım alıştırdım kendimi:
Değerim hakkım budur diyerek bile bile.
Kendime karşı tanık kaldırırım elimi
Ve savunurum senin haklı özrünü şöyle:
Zavallı beni bırak yasalar senden yana
Gerekçe gösteremem bana sevgi duymana.
O gün gelsin hazırım; er geç gelirse o gün
Kusurlarıma bakıp kaşını çatacaksın
Aşkının değerine

Bu uyuşmaz hesabı silip kapatacaksın.
O gün gelsin hazırım; el gibi geçersin ya
O gün gözlerinle selâm bile

Aşk bürünmüştür artık bambaşka bir kılığa.
Asık suratın için bulursun birçok neden.
O gün gelsin hazırım alıştırdım kendimi:
Değerim hakkım budur diyerek bile bile.
Kendime karşı tanık kaldırırım elimi
Ve savunurum senin haklı özrünü şöyle:
Zavallı beni bırak yasalar senden yana
Gerekçe gösteremem bana sevgi duymana.
William Shakespeare- 50. Sone
Yola koyuldum ama ilerlemek ne de zor;
Şu yorucu yol var ya ben sonuna vararak
Rahata kavuşmayı umarken şöyle diyor:
“Sen ne kadar gidersen dostun o kadar ırak.”
Beni götüren hayvan üzüntümün yorgunu
Güçbelâ yürür benim dert yükümü taşırken;
Zavallı bir sezgiyle öğrenmiş sanki şunu:
Binicisi hız sevmez senden uzaklaşırken.
Kanlı mahmuzum bile onu öne süremez
Sağrısını öfkeyle bazen dürtükleyince;
Yalnız inilder de başka yanıt veremez
O derisini deşen mahmuzdan keskin bence.
___çünkü o inleyişten şu doğuyor kafamda:
___benim derdim önümde sevincimse arkamda.
Yola koyuldum ama ilerlemek ne de zor;
Şu yorucu yol var ya ben sonuna vararak
Rahata kavuşmayı umarken şöyle diyor:
“Sen ne kadar gidersen dostun o kadar ırak.”
Beni götüren hayvan üzüntümün yorgunu
Güçbelâ yürür benim dert yükümü taşırken;
Zavallı bir sezgiyle öğrenmiş sanki şunu:
Binicisi hız sevmez senden uzaklaşırken.
Kanlı mahmuzum bile onu öne süremez
Sağrısını öfkeyle bazen dürtükleyince;
Yalnız inilder de başka yanıt veremez
O derisini deşen mahmuzdan keskin bence.
___çünkü o inleyişten şu doğuyor kafamda:
___benim derdim önümde sevincimse arkamda.
William Shakespeare- 51. Sone
Bineğimin suçunu hoş görebilir sevgim:
Yavaş gitti ben hızla uzaklaşırken senden.
Senin olduğun yerden niçin koşup gideyim?
Dönünceye dek koşu tutturmağa yok neden .
Ah. zavallı hayvanım ne özür bulur böyle.
Hızların en yamanı bana yavaş görünür;
Ben üzengi vururum rüzgâra binsem bile.
Kanatlanıp uçarım başka her hız sürünür.
Aşık atamaz hiçbir at arzumla o zaman.
Çünkü arzu en güçlü aşktan doğan yaratı.
Kişner - külçe et değil - ateşli bir küheylân;
Aşka karşılık sevgi hoş görür bitkin atı.
Senden uzaklaşırken kasten yavaş gitti ya
Ben sana koşup onu bırakacağım yaya.
Bineğimin suçunu hoş görebilir sevgim:
Yavaş gitti ben hızla uzaklaşırken senden.
Senin olduğun yerden niçin koşup gideyim?
Dönünceye dek koşu tutturmağa yok neden .
Ah. zavallı hayvanım ne özür bulur böyle.
Hızların en yamanı bana yavaş görünür;

Ben üzengi vururum rüzgâra binsem bile.
Kanatlanıp uçarım başka her hız sürünür.
Aşık atamaz hiçbir at arzumla o zaman.
Çünkü arzu en güçlü aşktan doğan yaratı.
Kişner - külçe et değil - ateşli bir küheylân;
Aşka karşılık sevgi hoş görür bitkin atı.

Senden uzaklaşırken kasten yavaş gitti ya
Ben sana koşup onu bırakacağım yaya.
William Shakespeare- 52. Sone
Nasıl açar da kutsal anahtarıyla zengin
Kucaklaşırsa canım kitli hazinesiyle
Seyrek tadılan zevkin körlenmemesi için
Nasıl denetlemezse her saat - ben de öyle ...
İşte bunlar en mutlu en şanlı şölenlerdir:
Arada bir gelirler upuzun yıl boyunca;
Paha biçilmez taşlar seyrek dizilenlerdir
Ayrık mücevherlerdir görkem verenler taca.
Zaman mücevher kutum gibi basar bağrına
Ya da giysi dolabım gibi saklar da seni
Eşsiz kutsallık versin diye eşsiz bir ana
Gözler önüne serer tutuklu görkemini.
Erdemlerin sonsuzdur varlığın gür ve kutlu:
Sana ermek zaferdir sensizlik umut dolu.
Nasıl açar da kutsal anahtarıyla zengin
Kucaklaşırsa canım kitli hazinesiyle
Seyrek tadılan zevkin körlenmemesi için
Nasıl denetlemezse her saat - ben de öyle ...
İşte bunlar en mutlu en şanlı şölenlerdir:

Arada bir gelirler upuzun yıl boyunca;
Paha biçilmez taşlar seyrek dizilenlerdir
Ayrık mücevherlerdir görkem verenler taca.
Zaman mücevher kutum gibi basar bağrına
Ya da giysi dolabım gibi saklar da seni
Eşsiz kutsallık versin diye eşsiz bir ana
Gözler önüne serer tutuklu görkemini.

Erdemlerin sonsuzdur varlığın gür ve kutlu:
Sana ermek zaferdir sensizlik umut dolu.
William Shakespeare- 53. Sone
Sen neden yapılmışsın varlığının özü ne?
Sayısız garip gölge el pençe divan sana.
Herkes tek bir kez yansır herkeste tek bir gölge;
Tek olan senden düşer her gölge dört bir yana.
Besbelli sana desem gel Adonis' i * anlat:
O senin sahte resmin salt kötü bir taklidin ...
Helena'nın* yüzünde her güzellik bir sanat
Ve sen Yunan giysili bir yeni şahesersin.
Dile getir ilkyazı hasadın bolluğunu
Sendeki güzelliğin gölgesi olur biri
Öteki ispat eder ne cömert olduğunu
-
Ve biz sende buluruz tüm kutsal biçimleri.
Senden bir payı vardır tüm dış güzelliklerin;
Gönül sadakatinde yoktur eşin benzerin.
Sen neden yapılmışsın varlığının özü ne?
Sayısız garip gölge el pençe divan sana.
Herkes tek bir kez yansır herkeste tek bir gölge;
Tek olan senden düşer her gölge dört bir yana.
Besbelli sana desem gel Adonis' i * anlat:
O senin sahte resmin salt kötü bir taklidin ...
Helena'nın* yüzünde her güzellik bir sanat
Ve sen Yunan giysili bir yeni şahesersin.
Dile getir ilkyazı hasadın bolluğunu
Sendeki güzelliğin gölgesi olur biri
Öteki ispat eder ne cömert olduğunu

Ve biz sende buluruz tüm kutsal biçimleri.
Senden bir payı vardır tüm dış güzelliklerin;
Gönül sadakatinde yoktur eşin benzerin.
William Shakespeare- 54. Sone
Ah güzellik nasıl da doğruluğun kattığı
Cânım süslerle kat kat güzelliğe bürünür!
Gül alımlıdır ama bağrında yaşattığı
Tatlı kokuyla bize çok daha hoş görünür.
Yaban güllerinin de büyülü kokularda
Görkeme ermiş güller kadar koyudur rengi;
Onlar da dikenlidir: yaz soluğu açar da
Konca peçelerini oynarlar dört kol çengi.
Ama dış görünüştür onların tek erdemi
Yaşarlar okşanmadan; gözlerden ırak solar
Yapayalnız ölürler. Canım güller öyle mi:
Tatlı ölümlerden varlığa ıtır dolar.
Sevgi dolu güzel genç sen solup gittiğinde
Şiirlerimde yaşar senin öz gerçeğin de.
Ah güzellik nasıl da doğruluğun kattığı
Cânım süslerle kat kat güzelliğe bürünür!
Gül alımlıdır ama bağrında yaşattığı
Tatlı kokuyla bize çok daha hoş görünür.
Yaban güllerinin de büyülü kokularda
Görkeme ermiş güller kadar koyudur rengi;
Onlar da dikenlidir: yaz soluğu açar da
Konca peçelerini oynarlar dört kol çengi.

Ama dış görünüştür onların tek erdemi
Yaşarlar okşanmadan; gözlerden ırak solar
Yapayalnız ölürler. Canım güller öyle mi:
Tatlı ölümlerden varlığa ıtır dolar.
Sevgi dolu güzel genç sen solup gittiğinde
Şiirlerimde yaşar senin öz gerçeğin de.
William Shakespeare- 55. Sone
Ne yaldızlı hükümdar anıtları ne mermer
Ömür süremez benim güçlü şiirim kadar;
Seni pasaklı Zaman pis bir mezara gömer.
Ama satırlarımda güzelliğin ışıldar
Savaşlar tepetaklak devirir heykelleri
Çökertir boğuşanlar yapı demez sur demez
Ama Mars’ın kılıcı cengin ateş selleri
Şiirimde yaşayan anını yok edemez.
Ölüme ve her şeyi unutturan düşmana
Karşı koyacaksın sen; yeryüzünü mahşere
Yaklaştıran çağların gözünde bile sana
Bir yer var övgüm seni çıkarttıkça göklere
Dirilip kalkıncaya kadar mahşer gününde
Yaşarsın şiirimde sevenlerin gönlünde
Ne yaldızlı hükümdar anıtları ne mermer
Ömür süremez benim güçlü şiirim kadar;
Seni pasaklı Zaman pis bir mezara gömer.

Ama satırlarımda güzelliğin ışıldar
Savaşlar tepetaklak devirir heykelleri
Çökertir boğuşanlar yapı demez sur demez
Ama Mars’ın kılıcı cengin ateş selleri
Şiirimde yaşayan anını yok edemez.
Ölüme ve her şeyi unutturan düşmana
Karşı koyacaksın sen; yeryüzünü mahşere
Yaklaştıran çağların gözünde bile sana
Bir yer var övgüm seni çıkarttıkça göklere
Dirilip kalkıncaya kadar mahşer gününde
Yaşarsın şiirimde sevenlerin gönlünde
William Shakespeare- 56. Sone
Tatlı sevgi gücünü tazele de iştahın
Körlendi demesinler bıçak çekmeden önce;
Öyle ya bugün doyup yatışsa bile yarın
Bulur eski gücünü yeniden bilenince.
Sen de öyle ol sevgi: bugün aç gözlerini
Tıka basa doyur da sımsıkı kapat. ama
İyice görmek için yarın aç gözlerini:
Sonsuz duygusuzlukla aşkın ruhuna kıyma.
Bu acıklı ayrılık diyelim ki bir umman
Böler yaman gücüyle bir sahili ikiye.
Her gün iki nişanlı gelir sevgi o zaman
Dönmüştür: sevinirler kıyı şenlendi diye.
Ya da ayrılık kıştır nice üzüntü dolu
Onun için dört gözle beklenir yazın yolu.
Tatlı sevgi gücünü tazele de iştahın
Körlendi demesinler bıçak çekmeden önce;
Öyle ya bugün doyup yatışsa bile yarın
Bulur eski gücünü yeniden bilenince.
Sen de öyle ol sevgi: bugün aç gözlerini
Tıka basa doyur da sımsıkı kapat. ama
İyice görmek için yarın aç gözlerini:
Sonsuz duygusuzlukla aşkın ruhuna kıyma.
Bu acıklı ayrılık diyelim ki bir umman
Böler yaman gücüyle bir sahili ikiye.
Her gün iki nişanlı gelir sevgi o zaman
Dönmüştür: sevinirler kıyı şenlendi diye.
Ya da ayrılık kıştır nice üzüntü dolu
Onun için dört gözle beklenir yazın yolu.
William Shakespeare-
57. Sone
Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir,
Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna;
Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir
Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna.
Senin için, sultanım, saatleri gözlerken
Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere,
Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken
Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere
Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım
Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler;
Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım,
Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler.
Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da.
Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir,
Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna;
Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir
Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna.
Senin için, sultanım, saatleri gözlerken
Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere,
Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken
Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere
Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım
Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler;
Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım,
Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler.
Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da.
William Shakespeare- 58. Sone
Tanrı beni ilk başta sana kul yaptı sonra
Keyfine el koymamı yasak etti
Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara:
Kölenim ya boş vaktin olsun diye bekletti.
Ah bırak katlanayım el pençe divan: değer
Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna;
Her mihnete sabreder her azara baş eğer
İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana.
Sen nerede olursan ol yetkin güçlü özgürsün;
Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine:
Canın neyi isterse varsın o keyfini sürsün
Kendine suç işlersen kendin bağışla yine.
Beklemek cehennemdir ama beklerim seni İyi kötü demeden suçlamadan keyfini.
Tanrı beni ilk başta sana kul yaptı sonra
Keyfine el koymamı yasak etti
Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara:
Kölenim ya boş vaktin olsun diye bekletti.
Ah bırak katlanayım el pençe divan: değer
Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna;
Her mihnete sabreder her azara baş eğer
İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana.
Sen nerede olursan ol yetkin güçlü özgürsün;
Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine:
Canın neyi isterse varsın o keyfini sürsün
Kendine suç işlersen kendin bağışla yine.
Beklemek cehennemdir ama beklerim seni İyi kötü demeden suçlamadan keyfini.
William Shakespeare- 59. Sone
Yeni hiçbir şey yoksa yalnız eskiler varsa
Demek ki beynimize oynanan bir oyun var
Yaşamış bir çocuğu doğurmağa kalkarsa
Yaratma çabasıyla sancılanarak tekrar!
Ah şu eski defterler bir dönüp baksa geri.
Güneşin beş yüz kere dönüşünden de önce
Göstersin eski kitap sendeki imgeleri
İlkin nasıl yazıya döküldüyse düşünce.
Acaba eski dünya neler demiş görelim
Sendeki görmelere değer güzelliklere;
Onlar mı üstün biz mi bu işin ustası kim
Yoksa dönüp dolaşıp geldik mi aynı yere?
Hiç kuşkum yok: Geçmişte ne sivri akıllılar
Senden değersizlere övgüler yağdırdılar.
Yeni hiçbir şey yoksa yalnız eskiler varsa
Demek ki beynimize oynanan bir oyun var
Yaşamış bir çocuğu doğurmağa kalkarsa
Yaratma çabasıyla sancılanarak tekrar!
Ah şu eski defterler bir dönüp baksa geri.
Güneşin beş yüz kere dönüşünden de önce
Göstersin eski kitap sendeki imgeleri
İlkin nasıl yazıya döküldüyse düşünce.
Acaba eski dünya neler demiş görelim
Sendeki görmelere değer güzelliklere;
Onlar mı üstün biz mi bu işin ustası kim
Yoksa dönüp dolaşıp geldik mi aynı yere?
Hiç kuşkum yok: Geçmişte ne sivri akıllılar
Senden değersizlere övgüler yağdırdılar.
William Shakespeare- 60. Sone
Dinen dalgalar gibi kayalık kıyılarda
Sonlarına koşuşur ömrümüzün ânları
Hızla yuvarlanırlar çırpınarak art arda
Tutmak istercesine öne atılanları
Doğan varlık aydınlık günlere erer ermez
Olgunluğa ilerler tam kıvamını bulur.
Zaman armağanını yok etmeye koyulur.
Gençliğe vergi olan süsü Zaman didikler
En gözde varlıkları canavarlar gibi yer.
Kimse karşı duramaz amansız tırpanına:
Ama o gaddar ele rağmen seni över de
Dimdik durur şiirim umut dolu günlerde
Dinen dalgalar gibi kayalık kıyılarda
Sonlarına koşuşur ömrümüzün ânları
Hızla yuvarlanırlar çırpınarak art arda
Tutmak istercesine öne atılanları
Doğan varlık aydınlık günlere erer ermez
Olgunluğa ilerler tam kıvamını bulur.
Zaman armağanını yok etmeye koyulur.
Gençliğe vergi olan süsü Zaman didikler
En gözde varlıkları canavarlar gibi yer.
Kimse karşı duramaz amansız tırpanına:
Ama o gaddar ele rağmen seni över de
Dimdik durur şiirim umut dolu günlerde
William Shakespeare- 61. Sone
Ağır gözkapaklarım yorgun gece içinde
Hayalinle apaçık kalsın dileğin bu mu?
Sana benzer gölgeler gözümle eğlensin de
Keyfince parçalayıp geçsinler mi uykumu?
Gönderdiğin ruhun mu can evinden uzağa
İşlerime göz kulak olsun düşürsün diye
Aylak saatlerimi utancımı tuzağa:
Hasedine kuşkuna yardakçılık etmeye?
Hayır sevgin çoksa da büyük değil o kadar
Benim kendi aşkımdır vermeyen uyku durak
İşte öz sevgim dirlik düzenliğimi bozar
Senin uğruna bana hep nöbet tutturarak.
Ben bekçinim sen başka yerlerde uyanıksın:
Benden uzaksın sana başkaları çok yakın.
Ağır gözkapaklarım yorgun gece içinde
Hayalinle apaçık kalsın dileğin bu mu?
Sana benzer gölgeler gözümle eğlensin de
Keyfince parçalayıp geçsinler mi uykumu?
Gönderdiğin ruhun mu can evinden uzağa
İşlerime göz kulak olsun düşürsün diye
Aylak saatlerimi utancımı tuzağa:

Hasedine kuşkuna yardakçılık etmeye?
Hayır sevgin çoksa da büyük değil o kadar
Benim kendi aşkımdır vermeyen uyku durak
İşte öz sevgim dirlik düzenliğimi bozar
Senin uğruna bana hep nöbet tutturarak.
Ben bekçinim sen başka yerlerde uyanıksın:
Benden uzaksın sana başkaları çok yakın.
William Shakespeare- 62. Sone
Kendime aşk duymanın günahıyla dopdolu
Gözlerim ve yüreğim varlığımın her yeri;
Yoktur ki bu günahtan kurtulmanın bir yolu:
Can evime sımsıkı sarılmıştır kökleri.
Hoş değildir kimsenin yüzü benimki kadar
Benden yakışıklısı benden vefalısı yok;
Ölçüp biçiyorum da bende ne değerler var.
Ben herkesten üstünüm her bakımdan hem de çok.
Ama gerçek yüzümü aynada görür görmez
Pörsümüş benzim uçuk. şerha şerha ve köhne
Kendime duyduğum aşk ters düşer bana bu kez:
Kötü şeymiş insanın aşk duyması kendine.
Sensin öbür benliğim varlığımda övdüğüm
Yaşımı gençliğinle güzelliğinle örttüm.
Kendime aşk duymanın günahıyla dopdolu
Gözlerim ve yüreğim varlığımın her yeri;
Yoktur ki bu günahtan kurtulmanın bir yolu:
Can evime sımsıkı sarılmıştır kökleri.
Hoş değildir kimsenin yüzü benimki kadar
Benden yakışıklısı benden vefalısı yok;
Ölçüp biçiyorum da bende ne değerler var.
Ben herkesten üstünüm her bakımdan hem de çok.
Ama gerçek yüzümü aynada görür görmez
Pörsümüş benzim uçuk. şerha şerha ve köhne
Kendime duyduğum aşk ters düşer bana bu kez:
Kötü şeymiş insanın aşk duyması kendine.

Sensin öbür benliğim varlığımda övdüğüm
Yaşımı gençliğinle güzelliğinle örttüm.
William Shakespeare- 63. Sone
Bumburuşuk yapacak ezecek sevgilimi
Zamanın gaddar eli nasıl beni yıktıysa;
Günler kanını emip alnına işledi mi
Kırışıklar bir kere; gençlik tanı çıktıysa
Yaşlılık gecesinin karanlık yokuşunu
Hükümdarı olduğu güzellikler kaçışır
Gözden ırak olarak yalnız bırakır onu
Bahar hazinesini çalıp yokluğa taşır;
Kaygım bütün gücümle karşılamak o çağı:
Gözlerden gönüllerden yok edemesin diye
Yaşlılığın amansız öldürücü bıçağı
Tatlı güzelliğini - kıysa da sevgiliye:
Kara satırlarımda gözler yüzünü görsün
Şiirim yaşadıkça taptaze ömür sürsün.
Bumburuşuk yapacak ezecek sevgilimi
Zamanın gaddar eli nasıl beni yıktıysa;
Günler kanını emip alnına işledi mi
Kırışıklar bir kere; gençlik tanı çıktıysa
Yaşlılık gecesinin karanlık yokuşunu
Hükümdarı olduğu güzellikler kaçışır
Gözden ırak olarak yalnız bırakır onu
Bahar hazinesini çalıp yokluğa taşır;
Kaygım bütün gücümle karşılamak o çağı:
Gözlerden gönüllerden yok edemesin diye
Yaşlılığın amansız öldürücü bıçağı
Tatlı güzelliğini - kıysa da sevgiliye:
Kara satırlarımda gözler yüzünü görsün
Şiirim yaşadıkça taptaze ömür sürsün.
William Shakespeare- 64. Sone
Gördüm anıtlarını nice görkemli çağın
Zamanın zalim eli. yıkıp etmiş yerle bir
Başları göğe değen kuleler darmadağın
Ve sonsuz tunç ölümün gazabına köledir;
Gördüm obur okyanus yenilgiye uğratmış
Keyfince hüküm süren heybetli kıyıları
Ye sert toprak kendine koca ummanı katmış
Zarar kârı arttırmış kâr büyütmüş zararı;
Gördüm her şey bozulur sonsuz sürüp gidemez
En sağlam devlet bile günün birinde çürür
Yıkımlar düşündürdü beni ister istemez:
Er geç sevgilimi de Zaman alıp götürür.
Bana ölüm gibidir yitmesinden korkarak
Hiçbir şey yapamayıp varlığına ağlamak.
Gördüm anıtlarını nice görkemli çağın
Zamanın zalim eli. yıkıp etmiş yerle bir
Başları göğe değen kuleler darmadağın
Ve sonsuz tunç ölümün gazabına köledir;
Gördüm obur okyanus yenilgiye uğratmış
Keyfince hüküm süren heybetli kıyıları
Ye sert toprak kendine koca ummanı katmış
Zarar kârı arttırmış kâr büyütmüş zararı;
Gördüm her şey bozulur sonsuz sürüp gidemez
En sağlam devlet bile günün birinde çürür
Yıkımlar düşündürdü beni ister istemez:
Er geç sevgilimi de Zaman alıp götürür.
Bana ölüm gibidir yitmesinden korkarak
Hiçbir şey yapamayıp varlığına ağlamak.
William Shakespeare- 65. Sone
Ne tunç ne taş ne toprak ne de sonsuz denizler
Acıklı fâniliğe karşı koyamazlarken
Nasıl bu kör öfkeyle güzellik cenge girer
Çabasında en fazla bir çiçek gücü varken?
Ah nasıl göğüs gersin yazın tatlı rüzgârı
Azgın günler dört yandan üstüne yürüdükçe
Bozguna uğrattıkça yenilmez kayaları
Çelik kapılar bile: Zamanla çürüdükçe?
Ne korkunç bir düşünce: Ah nerde saklı dursun
Çağların mücevheri Çağların sandığından?
Bir zorlu el var mı ki bu koşuyu durdursun?
Güzellik yağmasını kim esirgesin ondan?
Yok hiçbiri meğer ki bu mucize sürsün de
Sevdiğim ışıldasın kara yazı üstünde.
Ne tunç ne taş ne toprak ne de sonsuz denizler
Acıklı fâniliğe karşı koyamazlarken
Nasıl bu kör öfkeyle güzellik cenge girer
Çabasında en fazla bir çiçek gücü varken?
Ah nasıl göğüs gersin yazın tatlı rüzgârı
Azgın günler dört yandan üstüne yürüdükçe
Bozguna uğrattıkça yenilmez kayaları
Çelik kapılar bile: Zamanla çürüdükçe?

Ne korkunç bir düşünce: Ah nerde saklı dursun
Çağların mücevheri Çağların sandığından?
Bir zorlu el var mı ki bu koşuyu durdursun?
Güzellik yağmasını kim esirgesin ondan?
Yok hiçbiri meğer ki bu mucize sürsün de
Sevdiğim ışıldasın kara yazı üstünde.
William Shakespeare - 66. Sone
Bıktım artık dünyadan bari ölüp kurtulsam
Bakın gönlü ganiler sokakta dileniyor.
İşte kırtıpillerde bir süs bir giyim kuşam
İşte en temiz inanç kalleşçe çiğneniyor
İşte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı şan
İşte zorla satmışlar kız oğlan kız namusu
İşte dört başı mamur olan
İşte kuvvet kör-topal devrilmiş boyu posu
İşte zorba sanatın ağzına tıkaç tıkmış
İşte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle
İşte en saf gerçeğin adı saflığı çıkmış
İşte kötü bey olmuş iyi kötüye köle:
Bıktım artık dünyadan ben kalıcı değilim
Gel gör ki ölüp gitsem yalnız kalır sevgilim
William Shakespeare - 67. Sone
Ah neden yaşar sanki sevgilim illetlerle?
Varlığıyla şenlenir imansızlar bölüğü
Günahın ekmeğine neden yağ sürer böyle
Süsleyip püsleyerek kol gezen kötülüğü?
Niçin sahte boyalar yüzünü taklit eder
Canlı renginden ölü görüntüler aşırır
Ve zavallı güzellik zar zor peşinden gider
Yapma güllerin –oysa tek gerçek gül ondadır.
Sevgilim niçin yaşar iflâs etmişken Doğa
Dinmişken yüze kan ve renk veren dinç damarlar?
Doğa kavuşmuyor ki ondan başka kaynağa
Dün övündüğü kimler vardı bugün bir o var.Bu kötü çağda önce çok zengin olduğunu
Göstermek için doğ bağrına basar onu.
Ah neden yaşar sanki sevgilim illetlerle?
Varlığıyla şenlenir imansızlar bölüğü
Günahın ekmeğine neden yağ sürer böyle
Süsleyip püsleyerek kol gezen kötülüğü?
Niçin sahte boyalar yüzünü taklit eder
Canlı renginden ölü görüntüler aşırır
Ve zavallı güzellik zar zor peşinden gider
Yapma güllerin –oysa tek gerçek gül ondadır.
Sevgilim niçin yaşar iflâs etmişken Doğa
Dinmişken yüze kan ve renk veren dinç damarlar?
Doğa kavuşmuyor ki ondan başka kaynağa
Dün övündüğü kimler vardı bugün bir o var.Bu kötü çağda önce çok zengin olduğunu
Göstermek için doğ bağrına basar onu.
William Shakespeare - 68. Sone
Yanakları eskiyi gösteren bir harita
Güzellik doğal yaşar ölürdü çiçek gibi.
Bugünün süsü püsü piç izleri doğup da
Olmamıştı yaşayan alınların sahibi;
Ölülerin saçına konan altın örgüyle
Gömütün kutsal hakkı kırpılmazdı o zaman
Yeni yaşam bulmazdı ikinci başta böyle;
Güzel ölü duvakla kimseye vermezdi şan.
Onda yaşar bu kutsal saatleri geçmişin:
Sevgilim allı pullu değil yalınkat berrak;
Kimseden yeşil almaz kendi ilkyazı için
Göz boyamağa kalkmaz eskileri soyarak
Doğa saklıyor onu - harita hazinedir:
Düzmece Sanat görsün eski güzellik nedir.
Yanakları eskiyi gösteren bir harita
Güzellik doğal yaşar ölürdü çiçek gibi.
Bugünün süsü püsü piç izleri doğup da
Olmamıştı yaşayan alınların sahibi;
Ölülerin saçına konan altın örgüyle
Gömütün kutsal hakkı kırpılmazdı o zaman
Yeni yaşam bulmazdı ikinci başta böyle;
Güzel ölü duvakla kimseye vermezdi şan.
Onda yaşar bu kutsal saatleri geçmişin:
Sevgilim allı pullu değil yalınkat berrak;
Kimseden yeşil almaz kendi ilkyazı için
Göz boyamağa kalkmaz eskileri soyarak
Doğa saklıyor onu - harita hazinedir:
Düzmece Sanat görsün eski güzellik nedir.
William Shakespeare - 69.
Sone
Dünyanın gözündedir sendeki bunca değer
Daha güzel yapamaz onları akıl yürek;
Ruhların sesi olan tüm diller seni över
Düşmanlardan da övgü alır bu çıplak gerçek.
Baş tacı edilirken dış varlığın dışardan
Diller senin hakkını sana verirken önce
Vazgeçerler övgüden şatafatlı laflardan
Gözün gösterdiğinden ötesini görünce.
Senin can evindeki güzelliğe göz atar
Ve yaptığın işlerle kıyaslarlar da onu
Gözünün içi gülen bu yaratıklar katar
Güzelim çiçeğine iğrenç ot kokusunu.
Ama yakışmıyorsa kokun görünüşüne:
Nedeni orta malı olmandır ele güne.
Dünyanın gözündedir sendeki bunca değer
Daha güzel yapamaz onları akıl yürek;
Ruhların sesi olan tüm diller seni över
Düşmanlardan da övgü alır bu çıplak gerçek.
Baş tacı edilirken dış varlığın dışardan
Diller senin hakkını sana verirken önce
Vazgeçerler övgüden şatafatlı laflardan
Gözün gösterdiğinden ötesini görünce.
Senin can evindeki güzelliğe göz atar
Ve yaptığın işlerle kıyaslarlar da onu
Gözünün içi gülen bu yaratıklar katar
Güzelim çiçeğine iğrenç ot kokusunu.
Ama yakışmıyorsa kokun görünüşüne:
Nedeni orta malı olmandır ele güne.
William Shakespeare - 70. Sone
Sana kara çaldılar senin suçun değil bu:
İftira hep iyiyi doğruyu hedef bilir;
Güzelliğe takılan bir süs gibidir kuşku
Karga gökteki en hoş havalara yönelir.
İyi olursan sana değer katar iftira
Çağının sevgisini kazanırsın üstelik;
Kurt gibi diş geçirir kötülük goncalara
İştah açar sendeki saf lekesiz körpelik.
Artık ardında kaldı gençliğinin tuzağı;
Ayağını denk aldın; yenik düşüremedi;
Ama belli övgünün sonsuz olmayacağı
Zincire vuramaz ki şiddetlenen hasedi.
Kötülüğün lekesi maske olmasa sana
Yüreklerin sultanı olurdun tek başına.
Sana kara çaldılar senin suçun değil bu:
İftira hep iyiyi doğruyu hedef bilir;
Güzelliğe takılan bir süs gibidir kuşku
Karga gökteki en hoş havalara yönelir.
İyi olursan sana değer katar iftira
Çağının sevgisini kazanırsın üstelik;
Kurt gibi diş geçirir kötülük goncalara
İştah açar sendeki saf lekesiz körpelik.
Artık ardında kaldı gençliğinin tuzağı;
Ayağını denk aldın; yenik düşüremedi;
Ama belli övgünün sonsuz olmayacağı
Zincire vuramaz ki şiddetlenen hasedi.
Kötülüğün lekesi maske olmasa sana
Yüreklerin sultanı olurdun tek başına.
William Shakespeare - 71. Sone
Yas tutmaya kalkışma ecel beni aldı mı
Nobran ve mendebur çan bildirdi mi bir kere
Bu iğrenç yeryüzünden kaçıp sığındığımı
Bana koynunu açan en iğrenç böceklere:
Bunları okuyunca yazanı anma derim;
Çünkü öyle sonsuzca seviyorum ki seni
Tatlı anılarında unutulmak isterim
Acı çektirecekse sana düşünmek beni.
Ah ben düştükten sonra bağrına toprakların
Göz atacak olursan bu şiirlere bir gün
Söylemesin zavallı adımı dudakların
Hayatımla birlikte bırak sevgin çürüsün;
Yoksa şu kurnaz dünya deşer de iniltini
Benim için yas tuttun diye hor görür seni.
William Shakespeare - 72. Sone
Ah ben ölünce neler söyletecekler sana:
Ne buldun diyecekler onun nesini sevdin?
İyisi mi sevgilim sen hepten yan çiz bana
Zaten bende ne arar senin değer dediğin.
Meğer ki uydurduğun erdemli yalanlarla
Hiç lâyık olmadığım şeyler yakıştırasın
Cimri gerçeğin vermek istediğinden fazla
Bu ölüye ardından övgüler yağdırasın.
Ah belki gerçek sevgin görünür diye sahte
İstemem aşk uğruna yalancıktan övmeni;
Adımı da gömsünler cesedinle birlikte
Yaşamasın; ne beni utandırsın ne seni.
Utanıyorum işte bunlara yol açmaktan:
Hiç değer taşımayan şeylerden sen de utan.
Ah ben ölünce neler söyletecekler sana:
Ne buldun diyecekler onun nesini sevdin?
İyisi mi sevgilim sen hepten yan çiz bana
Zaten bende ne arar senin değer dediğin.
Meğer ki uydurduğun erdemli yalanlarla
Hiç lâyık olmadığım şeyler yakıştırasın
Cimri gerçeğin vermek istediğinden fazla
Bu ölüye ardından övgüler yağdırasın.
Ah belki gerçek sevgin görünür diye sahte
İstemem aşk uğruna yalancıktan övmeni;
Adımı da gömsünler cesedinle birlikte
Yaşamasın; ne beni utandırsın ne seni.
Utanıyorum işte bunlara yol açmaktan:
Hiç değer taşımayan şeylerden sen de utan.
William Shakespeare - 73. Sone
Bak göreceksin bende başladığını güzün
Ayaza karşı titrer dallardaki yapraklar
Sararır tek tük kalır düşerler bütün bütün;
Kuş sesleri kesilmiş yıkık boş tapınaklar.
Bak göreceksin bende alaca karanlığı:
Nasıl güneş batıdan solgun solgun gidince
Kefen örten eliyle ezerse her ışığı
Ölümün kan kardeşi kapkara çirkin gece.
Bak göreceksin bende ateşin korları var:
Genç ve dinç günlerinden kalma küller üstünde
Ölüm döşeğindeymiş gibi fersiz yatarlar;
Eceline ermiştir ateş kendi gücünde.
Senin bunları görmen arttıracak sevgini
Ayrılık yakın diye çok seveceksin beni.
Bak göreceksin bende başladığını güzün
Ayaza karşı titrer dallardaki yapraklar
Sararır tek tük kalır düşerler bütün bütün;
Kuş sesleri kesilmiş yıkık boş tapınaklar.
Bak göreceksin bende alaca karanlığı:
Nasıl güneş batıdan solgun solgun gidince
Kefen örten eliyle ezerse her ışığı
Ölümün kan kardeşi kapkara çirkin gece.
Bak göreceksin bende ateşin korları var:
Genç ve dinç günlerinden kalma küller üstünde
Ölüm döşeğindeymiş gibi fersiz yatarlar;
Eceline ermiştir ateş kendi gücünde.
Senin bunları görmen arttıracak sevgini
Ayrılık yakın diye çok seveceksin beni.
William Shakespeare - 74. Sone
Üzüntüye kapılma: zalim ecel kıskıvrak
Tutup atınca beni dönülmez bir zindana
Yine de şiirlerim dünyada yaşayarak
Varlığımı sürdüren bir anıt olur sana.
Şiirimi okursan göreceksin demektir
Bu kutsal armağanı sana bırakıyorum:
Toprak kopup geldiği toprağa dönecektir
Ama sendedir gerçek varlığım olan ruhum:
Öyleyse yitirdiğin canın posası ancak
Solucanların avı ecel kölesi beden
Hınzırın bıçağına boyun eğen bir korkak;
Öyle alçak ki onu hiç anmamalısın sen.
Bedenimin değeri ruhun kabı olmaktır
Ruhunki ise sende şiirimle kalmaktır.
Üzüntüye kapılma: zalim ecel kıskıvrak
Tutup atınca beni dönülmez bir zindana
Yine de şiirlerim dünyada yaşayarak
Varlığımı sürdüren bir anıt olur sana.
Şiirimi okursan göreceksin demektir
Bu kutsal armağanı sana bırakıyorum:
Toprak kopup geldiği toprağa dönecektir
Ama sendedir gerçek varlığım olan ruhum:
Öyleyse yitirdiğin canın posası ancak
Solucanların avı ecel kölesi beden
Hınzırın bıçağına boyun eğen bir korkak;
Öyle alçak ki onu hiç anmamalısın sen.
Bedenimin değeri ruhun kabı olmaktır
Ruhunki ise sende şiirimle kalmaktır.
William Shakespeare - 76. Sone
Niçin benim şiirim yeni üslerden yoksun
Ne çeşnisi yeterli ne de kıvraklığı var?
İsterim ki çağına sırt çevirmeyip bulsun
Taptaze söyleyişler yepyeni anlatışlar.
Yazdıklarım benziyor birbirine tıpatıp
Bütün şiirlerimde niçin urbalar aynı?
Basmakalıp sözlerim beni ortaya atıp
Ele verir adımı sanatımın aslını.
Şunu bil ki sevgilim ben hep seni söylerim:
Bir sensin bir de sevgin kullandığım tek konu:
Eskileri yeniler en üstün şiirlerim
Önceden ne yazmışsam yine yazarım onu:
Nasıl ki güneş her gün hem eskidir hem yeni
Sevgim de yeni baştan söyler her söyleneni.
Niçin benim şiirim yeni üslerden yoksun
Ne çeşnisi yeterli ne de kıvraklığı var?
İsterim ki çağına sırt çevirmeyip bulsun
Taptaze söyleyişler yepyeni anlatışlar.
Yazdıklarım benziyor birbirine tıpatıp
Bütün şiirlerimde niçin urbalar aynı?
Basmakalıp sözlerim beni ortaya atıp
Ele verir adımı sanatımın aslını.
Şunu bil ki sevgilim ben hep seni söylerim:
Bir sensin bir de sevgin kullandığım tek konu:
Eskileri yeniler en üstün şiirlerim
Önceden ne yazmışsam yine yazarım onu:
Nasıl ki güneş her gün hem eskidir hem yeni
Sevgim de yeni baştan söyler her söyleneni.
William Shakespeare - 77. Sone
Güzellik nasıl eskir sana gösterir aynan;
Saatin “Bunca güzel dakikana kıydın der.
İzler getirir her boş yaprak senin aklından;
Şu sözleri öğretir işte sana bu defter:
Açık seçik çizgiler göreceksin bak aynana:
Onlar aklına açık gömütler getirecek.
Güneş saatindeki gölgeler söyler sana:
Hırsızlama yürüyor zaman sonsuzluğa dek.
Bak senin belleğinde kalmayacak ne varsa
Yaz şu boş sayfalara yaz da gör: ne bakımlı
Olur düşüncelerin çocuk gibi doğarsa
Bıraktıkları izler orada kalır saklı.
Bak da saatle ayna zenginleştirsin seni
Düşünceler kazançla doldursun defterini.
Güzellik nasıl eskir sana gösterir aynan;
Saatin “Bunca güzel dakikana kıydın der.
İzler getirir her boş yaprak senin aklından;
Şu sözleri öğretir işte sana bu defter:
Açık seçik çizgiler göreceksin bak aynana:
Onlar aklına açık gömütler getirecek.
Güneş saatindeki gölgeler söyler sana:
Hırsızlama yürüyor zaman sonsuzluğa dek.
Bak senin belleğinde kalmayacak ne varsa
Yaz şu boş sayfalara yaz da gör: ne bakımlı
Olur düşüncelerin çocuk gibi doğarsa
Bıraktıkları izler orada kalır saklı.
Bak da saatle ayna zenginleştirsin seni
Düşünceler kazançla doldursun defterini.
William Shakespeare - 78. Sone
Esin Perimsin diye seni çağırdım sık sık
Şiirime ne güzel yardımlar sağladın da
Eline kalem alan bana özendi artık
Şiirler saçtı senin kanadının altında.
Gözlerin şu dilsize türküler öğretti ya
Yücelerde uçmayı hem de kara cahile
Yeni tüyler takarak bilgenin kanadına
Güçlerine güç kattı katmerli bir görkemle.
Benim yazdıklarımdan en fazla övünç duy sen:
Hepsine sen yön verdin hepsi senden yaratı;
Başkaları yazınca üslûp düzeltmek senden:
Tatlı varlığın süsler onlardaki sanatı.
Ama benim sanatım tüm varlığıyla sensin:
Beni kara cahilden bilgeye yükseltensin.
Esin Perimsin diye seni çağırdım sık sık
Şiirime ne güzel yardımlar sağladın da
Eline kalem alan bana özendi artık
Şiirler saçtı senin kanadının altında.
Gözlerin şu dilsize türküler öğretti ya
Yücelerde uçmayı hem de kara cahile
Yeni tüyler takarak bilgenin kanadına
Güçlerine güç kattı katmerli bir görkemle.
Benim yazdıklarımdan en fazla övünç duy sen:
Hepsine sen yön verdin hepsi senden yaratı;
Başkaları yazınca üslûp düzeltmek senden:
Tatlı varlığın süsler onlardaki sanatı.
Ama benim sanatım tüm varlığıyla sensin:
Beni kara cahilden bilgeye yükseltensin.
William Shakespeare - 79. Sone
Eskiden senden yardım dileyen bir bendim de
Güzel varlığın yalnız benim şiirimdeydi;
Artık yıkım başladı ince dizelerimde
Hasta perim yer verdi başkalarına şimdi.
Tatlı sevgilim doğru: güzelliğini yazan
Kalem hak etmeli bu emekteki değeri;
Ne var ki sana böyle övgüler sunan ozan
Hep senden çaldığını yine veriyor geri.
Sende erdem bulursa o deyimi çalmıştır
Senin öz varlığından; sana güzellik verse
O güzelliği senin yanağından almıştır;
Sırf sende yaşayanı övebilir överse.
Sakın teşekkür etme sana söylediğine
Çünkü onun borcunu ödeyen sensin yine.
Eskiden senden yardım dileyen bir bendim de
Güzel varlığın yalnız benim şiirimdeydi;
Artık yıkım başladı ince dizelerimde
Hasta perim yer verdi başkalarına şimdi.
Tatlı sevgilim doğru: güzelliğini yazan
Kalem hak etmeli bu emekteki değeri;
Ne var ki sana böyle övgüler sunan ozan
Hep senden çaldığını yine veriyor geri.
Sende erdem bulursa o deyimi çalmıştır
Senin öz varlığından; sana güzellik verse
O güzelliği senin yanağından almıştır;
Sırf sende yaşayanı övebilir överse.
Sakın teşekkür etme sana söylediğine
Çünkü onun borcunu ödeyen sensin yine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder